Bismillahirrahmanirrahim
Allah’ım ismini hamd ile tesbih eder,Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim.
Ben biliyorum ki;Beni ve kainatı ve içinde ne varsa hepsini yaratan,sonra onlar üzerinde hakimiyetini kayıtsız şartsız koyan ve tüm yarattıklarının rızkını veren ve onların gizledikleri yada açıkladıkları her şeyi en ufak ayrıntısına kadar bilen,İlmi ile her şeyi kuşatmış olan sensin.Bütün kainat sana boyun eğmiştir.Dönüşüm bir gün mutlaka sana olacaktır.O gün senin Merhametine,Şefkatine,Affediciliğine sığınıyorum.Vaat ettiğin Cennetini isterim.Cehennem azabından da sığınılacak tek kapı olan yere Sana sığınırım.
Ben biliyorum ki;Sen işitir ve görürsün.Neyin doğru neyin yanlış olduğunu hakkıyla bilirsin.En güzel şekil veren sensin.Sen adaletsizlik etmezsin.En güzel kanunları sen koyarsın.Senin Emir ve yasakların da mutlak hikmetler vardır.sen hiçbir şeyi boşuna sebepsiz yapmazsın.Sensin Hidayet veren,İdrakimizi açan,Selamet yurdu,güvenilir olan.Sensin Affedici olan, Tövbeleri kabul eden.Sensin Ceza vermekte acele etmeyip vakit tanıyan.Sensin Rahmeti Gazabını geçmiş olan.Sensin büyükler büyüğü ,Hayırlılar hayırlısı.Sensin kendisinden korkulmaya ,itaat edilmeye ,saygı ve minnet duyulmaya tek layık olan.Sensin Veli,Sensin Dost.
Dost olarak sen bana yetersin RABBİM.
Bize merhamet ederek;beni ve tüm insanlığı karanlıklardan aydınlığa,cehennem azabından cennet ümidine çıkaran,doğruyu ve yanlışı anlamamızda bizlere yardımcı ve örnek olan,ismi övülmüş elçin,resulün,peygamberin Hz.Muhammed(s.a.v) ‘i ve ondan önceki nicelerini yolladığın için sana yeniden,yeniden Hamd ediyorum.Eğer resuller aracılığı ile bize acıyıp doğru yolu göstermese idin halimiz nice olurdu?
Aldığı görevi hakkıyla yerine getirip o kısa ömründe nice acılara,zorluklara tahammül ederek Kur an-ı Kerim in her harfini yaşanmak üzere örnekleyen ve bizlere senin emir ve yasaklarını eksiksiz ileten Hz.Muhammed (s.a.v)’e selam olsun.
Yine selam onun ailesine ,Dostlarına,onun ile yaşamış ve davasına yardım etmiş ashabına olsun.
Selam Allah uğrunda bu dine hizmet edenlere olsun.Selam Adem peygamberden bu güne,bu günden kıyamete kadar gelmiş ve gelecek Allah erlerinin,tevhit erlerinin üzerine olsun.
Selam size ,bize ve gayret gösterip içinde Allah korkusundan bir pay olan herkesin üzerine olsun
Amin.
(Araf 11)And olsun ki sizi yarattık.Sonrada size şekil verdik.Sonrada meleklere;“Adem e secde edin !” dedik.İblis müstesna hemen secde ettiler.O ise secde edenlerden olmadı.
(Araf 12)Yüce Allah buyurdu ki;ben sana emrettiğim halde seni secde etmekten alı koyan nedir? Dedi ki “Ben ondan daha hayırlıyım.Beni ateşten yarattın,onu da çamurdan yarattın.”
(Araf 13)Buyurdu ki “Öyleyse hemen in oradan.Artık orada kibirlenmek haddin değildir.Hemen çık git Çünkü sen aşağılıklardansın.
(Araf 14)Bana (insanların)diriltilecekleri güne kadar mühlet ver dedi.
(Araf 15)Haydi öyle olsun.Sen mühlet verilmişlerdensin buyurdu.
(Araf 16)(İblis)dedi ki;Beni azgınlığa ittiğin için bende andolsun senin doğru yolunda onlara engel olacağım.
(Araf 17)Sonra andolsun önlerinden, arkalarından ,sağlarından ,sollarından onlara sokulacağım.Böylece çoğunu şükredenlerden bulamayacaksın.
(Araf 18)Küçültülmüş,kınanmış ve kovulmuş olarak çık oradan.Yemin ederim ki onlardan kim sana uyarsa cehennemi hep sizlerden dolduracağım buyurdu.
(Nisa 115)Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra peygambere karşı gelir,müminlerin yolundan başkasına uyup giderse,onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız.O ne kötü dönüş yeridir.
(Nisa 116)Şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını bağışlamaz.Ondan başkasını ise dileyeceğine bağışlar.Kim Allah a ortak koşarsa muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır.
(Nisa 117)…………..Onlar ancak(hakka karşı direnen)inatçı bir şeytana tapmış olurlar.
(Nisa 118)Allah ona (şeytana) lanet etmiştir.O da “andolsun kullarından belli bir pay alacağım” dedi.
(Nisa 119)Andolsun onları mutlaka saptıracağım.Olmayacak kuruntulara boğacağım.Andolsun onlara hayvanların kulaklarını yarmalarını emredeceğim.Ve yine onlara Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.Kim Allah ı bırakır da şeytanı Veli(dost)edinirse şüphesiz o apaçık bir zarara uğramış demektir.
(Nisa 120)(şeytan)onlara vaatlerde bulunur.Olmayacak kuruntulara düşürür.Oysa şeytan onlara kendilerini aldatmaktan başka bir şey vaat etmez.
(Nisa 121)İşte onların barınakları cehennemdir.Oradan kaçacak bir yerde bulamayacaklar.
Şeytan ve dostları okumuş olduğumuz bu ayetlerden de anladığımız kadarı ile kıyamet saatine kadar insanları Allah’ın yolundan ayrılmaya O’na isyan etmeye davet edecekler ve bunun için her yolu deneyeceklerdir.Allah da bunun için Şeytana izin vermiştir.
Allah Şeytanın hilelerini de; düşünme kabiliyetlerini başkalarına devretmeyen , akıl sahibi olanlar ve akıllarını ipotek altına aldırmayanlar için kitaplar ve peygamberler aracılığı ile kullarına bildirmiştir.Artık her kim Allah’a uyarsa kurtuluşu seçmiş olur.Her kimde Şeytana uyarsa artık onun hiçbir yardımcısı yoktur .Allah’ın izni müstesna gideceği yer cehennem olacaktır.
Şöyle etrafınıza bir bakınız.Sanki çevremizde şeytan ve dostlarının vesveselerine uymuş ,onları dost edinen hiç kimse yokmuş gibi düşüne bilirsiniz.Yada şeytan ve dostlarının televizyon programlarında kedi kesen birkaç satanist ten ibaret olduğunu düşünebilirsiniz.Eğer böyle düşünenlerden iseniz? Ayvayı yediniz.!Ayvayı halen yutmadı iseniz bir şansınız daha var demektir.Lütfen bu düşüncenizi terk ediniz ve yukarıdaki ayetlere geri dönünüz.!
Araf 11 inci ayette İblisin nasıl şeytan olduğunu tekrar tekrar dikkat ederek okuyup düşününüz.!Düşününüz ki Allah’ın verdiği bir emri yerine getirmeyen İblis sadece bir emri yerine getirmediği için nasıl da şeytan oluyor ! öyle değil mi?Yeteri kadar düşündüğünüze inanıyor iseniz az önce bakmış olduğunuz çevrenize yeniden bakınız. Şimdi görebildiniz mi ? Şeytan ve dostlarını.
Allah’ın Kur’an-ı Kerim ile biz kullarına gönderdiği ; Şeytandan ve Şeytanlaşmaktan korunmamız için, O ayetlere ve emirlere itaatsizlik eden, umursamazlıktan gelen kaç şeytan pardon insan görüyorsunuz çevrenizde ?
Ayette İblis’in Şeytan olma hüviyetini Allah’ın bir secde emrini yerine getirmemesi ile kazandığını görüyoruz.! Peki ! Allah’ın günde beş defa secde (namaz)emrini yerine getirmeyerek bizler hangi duruma düşüyoruz.?Hiç düşündünüz mü?
a-) Ordunayüs Şeytan
b-) Kıdemli Şeytan
c-) Yaramaz Şeytan
d-) Şeytanın dostları
e-) Şeytan tüyü
f-) Büyük şeytan
g-) Cehennemde şeytanın yan komşusu
h-) Alt komşusu
i-) Ben hala anlamadım ! ARAF 11’ miydi ?
Eğer (i) seçeneğini işaretlemedi iseniz devam edebiliriz.
Tabi ki burada dikkatlerinizi çekmek istediğim konu,etrafınıza bakıp şeytan avcılığı yapmak değil.Sen şeytansın ,sen değil.Sen şeytan dostusun ,ben hiç değil. Bu tür tartışmalar ;
1-) bizim görev ve yetkimize girmez
2-) bu tür tartışmalar vakit kaybına neden olur
3-) cennete giden yolda bize bir şey kazandırmaz aksine engel olur.
Peki neyi anlatmak istiyoruz ve buna neden gerek duyuyoruz.
Başlangıçta verdiğimiz ayetlerle anlıyoruz ki yüce yaradan Allah; bizleri çok seviyor ve bizlere şeytanın hikayesi ve ona tanımış olduğu mühleti haber vererek ,onun ile beraber cehennem ehli olmamızı engellemek istiyor.Şeytanın insanları nasıl ,ne şekilde kandırmak istediğini ,amacının ne olduğunu anlatmak ve uyarmak yolu ile korunmamızı tedbir almamızı istiyor.
Kur’an-ı Kerim de bu konu ile yani şeytan ve hileleri hakkında ,onun taktiklerini açıklayan bizi nasıl yoldan çıkaracağı ve neler vaat edeceğini gösteren bir çok ayet bulabilirsiniz.bakınız Kur’an-ı Kerim.
Araf suresi 17’ci ayette şeytan;İnsanlara önlerinden arkalarından ,sağlarından ve solarından yanaşarak,bizlerin Allah’a şükretmeyenler olacağımızı iddia ediyor.Acaba bu nasıl oluyor diye hiç düşündünüz mü?
Bu sureyi hiç aklımızdan çıkartmayarak ileriki bölümlerde şeytanın foyasını ortaya çıkarmaya çalışacağız.
Bakın şeytan bize neler etmiş!
KAVRAMLARIN İÇİNİ BOŞALTMIŞ
Örneğin DİN.
Sizce din nedir?
a-) Din = Allahın bize yolladığı şeydir.
b-) Din =Din kültürü dersinin ana konusudur.
c-) Din kutsaldır tartışılamaz.
d-) Sana ne
e-) Allah ile kul arasına ne giriyorsun kardeşim
f-) Din =(eşittir)YAŞAM ŞEKLİ
Lütfen etrafınızdakilere sorun.Size ne cevap verecekler.a,b,c,d,e yada yeni yeni başka başka şıklar bulacaklardır.bu sorunun doğru şıkkı (f) şıkkıdır.yani
DİN =(eşittir) YAŞAM ŞEKLİ
Şimdi yeniden düşünmenizi istiyorum yaşam şeklimiz = Dinimiz anlamına geliyor ise biz hangi dindeniz.?
Yani diyorum ki;Referans olarak kendimize hangi yaşam stilini yada kurallarını örnek alıyor isek dinimiz odur,yaşam şeklimiz odur.
Allah’ın gönderdiği ve Kur’an ile belirlediği ahlak sistemi, görgü, terbiye, ceza, ödüllendirme, konuşma, okuma, çalışma,paylaşma kurallarına uyuyor ve hayatımızı Allah’ın koyduğu kanunlara göre şekillendiriyor,yönlendiriyor ve her hangi bir konuda onun bir emri var iken ,bir başka emri dikkate almıyor yalnızca ondan korkuyor ve ona şükrediyor ,yaptıklarınızın karşılığını mükafat yada ceza olarak ondan alacağınıza inanıyor ve o şekilde yaşıyorsanız sizin dininiz (yaşam şekliniz)Allah’ın seçtiği ve biçimlendirdiği İslam Dini (yaşama biçimidir.)O zaman sizin yaşam şekliniz İslam dır.Mensup olduğunuz din İslam dır.
Egemenliğin kayıtsız şartsız Allah’ın olduğu,kanun yapıcı,yasak koyucu ve kendisinden tek korkulacak Allah’ın dini.Allah’ın sizin için seçip sizden istediği ve razı olduğu İslam dini (yaşam şekli).
İnsanoğlunun bulunduğu her yerde ,nefes alınıp verilen her anda,her işimizde kısacası hayatın olduğu her alanda din in olduğu anlaşıldı sanırım.
Tabi ki her dinin yani yaşam şeklinin çevredeki olaylara bir bakış açısı,olaylara karşı bir tavır ,bir duruş şekli vardır.Bu duruş,bu tavır o kişinin dini=yaşam şekli hakkında bize bir fikir verir.Ticarette ,aile içi ilişkilerde,komşuluk,akraba ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizde ,uluslar arası konularda,kime ve ne için kızıp ,kime ve ne için sevgi besleyeceğimizde ve yine ölüm ve ötesi için ,ahiret ile ilgili inanışlarımız sahip olduğumuz dinin=yaşam şeklinin çerçevesini belirler.
Her dininde bir kurucusu ,o yaşam şeklinin kurallarını belirleyen birde ilahı,rabbi vardır. İslam dininin yaşam şeklinin tek ilah ve rabbi Allah dır.
Faşizm ,Komünizm,Demokrasi,Kapitalizm,Sosyalizm,Budizm,Hümanizm ve Hinduizm gibi dinler, kuralları ,yasaları, ahlak anlayışları, ceza ve korkulması gereken kurum ve şahısları kendine münhasır(özel) ve insanlar tarafından oluşturulan dinler(yaşam şekilleri)iken; Hıristiyanlık ,Yahudilik ve İslam (Müslümanlık) ilahi yaşam şekilleri olarak Allah tarafından insanlara gönderilmiştir.
Şimdi bu satırları okuduktan sonra bazılarımız konuyu henüz kavrayamadığından demokrasi diye din olur mu? kardeşim diyecekler .çünkü en yakın oldukları, her gün içli dışlı bulundukları din demokrasi dinidir ve şeytan onlara demokrasinin din değil de farklı bir şeymiş gibi algılamalarını sağlamıştır.Demokrasi dinine bağlı bir çok insan aynı zamanda Müslüman olduklarını da iddia etmektedirler.Şimdi İslam ile Allah’ın ve demokrasi dini ile ilahlık iddia edenlerin taban tabana birbirlerinden nasılda farklı şeyler söylediklerini aşağıda örnekleyerek görelim.
İSLAM DİNİ DEMOKRASİ DİNİ
İçki haramdır.İmalatını,satışını İçki serbesttir.üretim için teşvikler verilir
ve içilmesini yasaklar. satışı vergi demektir.reklamlarla halk içmeye özendirilir.
Kumar yasaktır. kumar serbesttir. Hatta devletler bizzat kendisi piyango loto toto at yarışı düzenleyerek ailelerin çöküşüne yardımcı olur ve bu konuda öncülük yapar.
Zina haramdır. Zina serbesttir.toplumun en saygın bireyleri birer sermaye olarak genelevlerde bizzat devlet tarafından pazarlanır.
Faiz yasaktır. Faiz serbesttir.ve devletin en önemli gelir kaynakların dan olup özel ve devlet bankaları sayesinde yaygınlaştırılması sağlanır.
Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ın dır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Kanunları ancak Allah koyar yada kanunları halkın isteği adı altında
Kaldırır belli bir zümrenin isteğine göre yapar kaldırır.
Millet vekilleri Allah’ın emirlerini Millet vekilleri ilahlığa soyunmuş, yerine getirmekle sorumludur kullarını kendi arzularına göre
kanun koyucu değil Allah’ın yönetmektedir.istedikleri zaman ve
kanunlarını uygulayıcılardır istedikleri gibi yeni kanunlar çıkarırlar.
İlahi adalet gözetilir Çıkarlar gözetilir
Vesaire ,vesaire örnekler böylece uzayıp gidecektir.
Uluslar arası ilişkilerde,toplumsal konular olan aile hukuku,insan ilişkileri,insan hakları,suç ve ceza konularında,ticaret ahlakı ve ahkamı hakkında; Allah’ın belirlediği din yani İslam dininin kendine özgü yöntem ve fikirleri varken aynı konularda kapitalizm dini farklı,demokrasi dini farklı,faşizm dini farklı düşünür.Her din ve yaşam şekli diğerine zıttır.
Bir insanın;mutlu, karakter sahibi,olgun,saygın,tutarlı,dürüst gibi özellikleri üzerinde toplayabilmesi için yaşam şeklinde sapmalar olmaması ,mensup olduğu dinden yani hayata referans olarak aldığı kurallar topluluğundan taviz vermemesi gerekir.
Bir insan düşünün ki gündüz camiye akşam meyhaneye gidiyor.Kendisine haksızlık yapıldığında şeriat kuralları,kendisi bir haksızlık yapmışsa insan hakları diyorsa,eğer kızı yabancı bir erkekle çıkıyorsa namus davası oluyor,kendi oğlu başkalarının kızları ile dolaşınca elinin kiri oluyorsa,yani ne deveye ne kuşa benzemeyen bu tip yaşam şekli yani dini bozukları toplumda, dünyada içinde barındıramaz.Biraz o biraz bu yaşam şeklinden (dininden) esinlenerek yaşamak,işimize gelen yerde demokrat işimize gelen yerde kapitalist ,işimize gelen yerde Müslüman olmak hem mensup olduğu dinlerce,hem o dinlerin kurucuları tarafından ve hem de insanlar tarafından hoş karşılanmaz.Bu tür karma din yani yaşam şekline sahip olanlara biz Müslümanlar münafık diyoruz. Bu tip insanlar istikrar,tutarlılık,başarı,sevgi ve güven veremezler.
Bunun sonucu olarak dinsiz yani yaşam şeklinde belirli bir otoriteye (Allah’a) boyun eğmeyen ,tutarlı olmayan insan ve toplumlar; mutlu,huzurlu,istikrarlı ve başarılı olamazlar.Kısacası kardeşim sanırım fazlaca uzatmaya gerek kalmadan meseleye şu noktayı koyabiliriz.
DİN: İçinde Siyaset,ticaret ve sosyal olaylara karşı bir duruş bir yöntem belirleyen nasıl siyaset yapacağımızı,ticarette hangi kurallara uyacağımızı ve tüm yaratılmışlarla ,insanlar,hayvanlar,bitkiler ve cansız varlıklarla olan ilişkilerimizi düzenleyen ve bizlerin de bu kurallarına uymak ta tereddüt etmediğimiz ,her türlü güç ve kudrete sahip olduğuna inandığımız saygı ve şeref sahibi bir otoritenin emirleri altına girmenin ve ona boyun eğip itaat etmenin adıdır .
Her yaşam şekli bir dindir.
Her din ise bir yaşam şeklini oluşturur.
Şeytan ilk önce bizlerin din anlayışını değiştirmeye çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur.Dini hayat tan ,yaşamdan kopararak vicdanlara hapseden anlayış şeytanın anlayışıdır.Eğer birileri size din ile siyaseti,din ile ticareti,din ile aile mutluluğunu karıştırma.Din; Allah ile senin aranda kalbinde yaşattığın bir şeydir diyorsa ;bil ki şeytan konuşuyor,şeytanın konuşuyor.
Kime sorsak ;din deyince akla ilk önce Allah ile kul arasındaki ilişkiler cevabı geliyor.ve bu yüzden gücümüzün yetmediği ,aciz kaldığımız anlar dışında hayatımız ile din kelimesini hiç birleştirememişiz.
Şöyle bir düşünün ;nice güç ve kudret sahibi olduğunu iddia eden koca koca devlet adamları ,her türlü imkan ve iltifat içindeki sanatçılar,binlerce asker ve silah desteğin de kendinden geçen komutanlar.Bir düşünün tarih boyunca onların yaşarken nasıl yaşadıklarını.Sağlıklarında nasılda acımasız ve gururlular.Üzerlerine Ölüm yaklaşıp hastalık ve ihtiyarlık çöktüğünde nasıl da dine ve Allah’a sarılıyorlar.Cenaze gibi yada Sıkıştığımız ,çaresiz kaldığımız kısacası Allah’a işimizin düştüğünü sandığımız durumlardan başka hayatımızla din kelimesini hiç birleştirememişiz. Allah a işimizin düştüğünü sandığımız diyorum çünkü insan sanıyor ki ;normal şartlarda sahip olduğu her şeyi kendisi kazanıyor.Almış olduğu her nefesin ,kendisine Allah’ın bir lütfü karşılığı değil de; o ciğerler i kendi imkanları ile çalıştırıyor sanırsın.Sanırsın ki insan yeryüzüne hükmeden ve çalışma yolu ile her şeye sahip olacak bir mahluk,ve Allah ise öldükten sonra göreve başlayan cenneti yaratmak ve kullarını cennete sokmakla mükellef bir ilah.
Ve sanırsın ki O ilah; kullarını yaratır ve onların hayatına hiç müdahale etmez ve sanırsın ki O ilah; kullarına bin bir türlü nimet verip ,o nimetlerin nerede ve nasıl kullanılacağına hiç karışmaz yada karışamaz.O ilah ki kullarının yaşamlarını biçimlendiremez.İşte dinin bizi yaratan ,emir ve yasaklarına boyun eğdiğimiz ilahın ,yaşantımıza şekil vermesi olarak algılamamızı bizlere unutturan şeytan;Namazda Allah’tan yardım diletmiş,işlerimizde Devletten.Cenazede Allah’tan korkan bayanlar, okulda yada iş yerlerinde kanunlardan ve amirlerden korkarak açmışlar başını.
Yani şeytan bize dinimizi,yaşamak için referans almamız gereken Kur’an-ı Kerim’i mezarlıklarda ölülere okunan bir ahiret kitabı haline getirirken,Dünyayı da bizi yaratan Allah’ın hiç karışmayacağı,bize özel yada bizden birilerinin yöneteceği bir mekan olarak düşündürtmüş.
Şimdi artık Allah’a ve onun dinine inanıyor ;onun belirlediği yaşam biçimine (dinine) uygun olmak istiyorsak;Ticaretimizi,devletler arası,milletler arası,akrabalar arası, aile ,komşu ve arkadaşlar arası ilişkilerimizi,ahlak ,ceza ,hak hukuk meselelerimizi ,hatta sakal bıyık gibi yüz şeklimize kadar Allah’ın istediği gibi şekil vermeli yalnızca onun dinine ve ona teslim olmalıyız.dini yalnızca Allah’a halis kılmalıyız.
Her dinin (yaşam şeklinin) ilkeleri,uyulması gereken yazılı yada yazısız kuralları vardır.
Örneğin:Komünizm dinine bağlı bir kişi; insanlar la olan ilişkilerini ,ticaret ve adalet konularını karl marx’ın kitabından öğrendikleri ilke ve yöntemlere bakarak uygularken,Bir İsevi (Hıristiyan) mutlaka incili kendisine referans alacaktır.Yahudiler Tevrat’a uygun hareket ederken,Demokrasi dinine bağlı olanlar kendi elleri ile yazdıkları Anayasalarına uymaktadırlar.Biz Müslümanlar ise yaşam şeklimizi Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerime göre şekillendirmekteyiz.
Bir olay karşısında önce durur ,kendi fikrimizden önce Allah’ın sözlerine bakar ve yüce yaratanın o konu hakkındaki emrini öğrenir ve ona uygun hareket ederiz.Böylelikle seçmiş olduğumuz İslam dinine,İslam yaşam şekline ters düşmez ve tutarlı davranırız.yapacaklarımız yada söyleyeceklerimiz tutarsız veya sürpriz olmayıp hepsi Kur’an-ı Kerim ve peygamberin sünnetine (dini hayata geçiriş şekline)uygun olduğundan insanlar bizim tavrımızı ,düşüncemizi önceden bilecek ve bizden emin olacaklardır.
İslam dininin kanunları Allah tarafından belirlenmiş ve değiştirilemez yasalardır.o kanunlar ancak bir başka ilah tarafından değiştirilebilir.Allah tan başka ilah olmadığına göre bu kanunlar asla değişmez ,değiştirilemez.İnsanlar Allah’ın kanunları ile kendi işlerine ve zevklerine uyacak şekilde Zırt-pırt kanunlarla oynayamazlar.
Örneğin; İslam dininde haksız yere bir insan öldürme fiilinin karşılığı idamdır. İslam dinin de bilir ki insan; Eğer bir kişiyi kendini sini savunmak,malını ve canını kurtarmak ve benzeri gibi geçerli sebepler olmaksızın birisini öldürürse kendiside ölür. Doğrulttuğu silahın namlusu iki uçludur ve birisi kendisine dönüktür. Ateşlerse karşısındaki mağdur ve mazlum gibi bir kurşunda kendisine gelecektir.
Oysa günümüzde de hep birlikte gördüğümüz ve yaşadığımız gibi demokrasi dinine sahip olan ülkemizde otuz bin(30.000)Türk,otuz bin(30.000) Kürt ve Ermeni toplamda atmış bin(60,000)vatandaşın ölümüne sebep olan bir kişi,bunca cinayetine rağmen insan hakları gibi komik bir kisve altında korunmaktadır.
Ne demek istediğimi “Ateş düştüğü yeri yakar” ata sözü ile anlatmaya çalışayım. Eğer sizin ağabeyiniz ,anneniz babanız, yada yakın bir dostunuz bu anlamsız savaşa kurban gitse idi,sizlerde bu acının karşılığını anlayacak, katillere yapılan ve sanki ödül gibi uygulanan bu cezaya isyan edecek işte o zaman İslam ne güzelmiş Allah ne güzel hüküm vermiş diyecektiniz.Maalesef bizler yumurta kapıya dayanmadıkça konuya konsantre olamayan bir milletiz.
Ey olgun akıl sahipleri kısasta sizin için hayat vardır.Olur ki sakınırsınız. Bakara 179
Bu ayet bırakın atmış bin kişiyi bir kişiyi bile öldüreni ölüm ile tehdit ediyor.Eğer yasalarımızda Allah’ın koyduğu bu kanun olsa idi ;öldüren öldürüleceğini bilse idi ,kan davaları ,töre cinayetleri,karışık mafya ilişkileri olması mümkün müydü ? Onlar bileceklerdi ki 20 yıl ceza alırız ,iyi halden 10 yıla düşer sonrada af çıkarda 3 , 5 yılla kurtuluruz ! hesapları hep boş.Onlar bilecekler ki birisinin canına kıydıklarında aslında kendi canlarına kıymış olacaklar.Öldürmeyi düşünen kişi öldürüleceğini bildiğinden buna cesaret edemeyecek.
İşte budur adalet ve kanun.
Böyle tutarlı ve hikmetler içeren kanunlara sahip İslam dinine mensup Müslümanlarda yaşam şekillerini bu kanunların getirdiği tertibe göre düzenleyecek ve huzur bulacaklardır.
Eeeeee huzur İslam da dır diye boşuna dememişler.
Din kelimesi bir diğer anlamı ile de otorite manasına gelmektedir. Yukarıda bu konuyu açıkladık ancak bir defa daha anlatalım zararı olmaz sanıyorum
Yaşam şeklimize yön veren irade yani o dinin sahibi,nasıl yaşayacağımıza ,nasıl düşüneceğimize,nasıl giyineceğimize,ticaret yaparken ve adalet dağıtırken hangi otoritenin emrine girmiş isek o karar verir ve bizlerde o dini uygular hayata geçiririz. Bütün insanlar bağlı bulundukları ,benimsedikleri yaşam şekline(dine) göre o dinin kanunlarına göre boyun eğer ve ona itaat eder.
Müslümanlar kendimize otorite(din) olarak Allah’ı seçmiş ona itaat etmiş bir ümmetiz.
Hayatımızı yönlendiren O dur.
Mükafat ve ceza verecek O dur.
O dur koyduğu emir ve yasaklara uyulacak olan tek otorite,
Herkes başını ellerinin arasına koymalı ve düşünmelidir.
Kimin koyduğu dine (kanun ve yasaklara) mensubuz ?
Hayatımızı kim yönlendiriyor ?
Ahlak anlayışımız ticaretimiz kimlerin isteğine uygun ?
Kimleri razı eder durumda ?
Kimden korkuyor ve kimlerin istediği gibi yaşıyoruz
Kime veya kimlere boyun eğmiş otorite olarak kabul etmişiz , ve itaat ediyoruz.
Allah’a mı ?
Yoksa ……..?
Yukarıdaki soruya cevap vermek zorundasınız .cevap veremiyorsanız ..! şeytanın bir numaralı adamı olmuşsunuz da haberiniz yok bilesiniz.
Şeytanın araf suresi 17 inci ayette ;insanlara yanaşarak yapmak istediği ve anlamını bozduğu bir diğer kavram da Kur’an-ı Kerimdir.
Kur’an-ı Kerim tüm Müslümanlar için Allah tarafından yaşam şeklimizi belirleyen ve uyulması mecbur olan kanunlar topluluğudur.yani müslümanım diyenler için bir anayasa kitabıdır. Her şeyden üstündür.Değiştirilemez.Değiştirilmesi teklif bile edilemez.
Tarih boyunca görülmüştür ki ;İslam dinini(İslam yaşam şeklini)seçen toplumlar Allah’ın göndermiş olduğu kitap ve peygamberlere karşı hiçbir hakaret ve saldırıya karşı boyun eğmemiş,her türlü açık saldırıya karşı direnmiştir.Haçlı seferleri ne kadar güçlü olurlarsa olsun ,Allah’ın dinine yapılmış bir saldırı olduğundan o toplumlar tarafından püskürtülmüştür.Günümüzde de Avrupa dan bazı papazlar ara sıra peygamberimize hakaretler etmekte bunun karşılığını da çok sert bir şekilde almaktadırlar. Hatta öyle ki hayatında hiç Kur’an okumamış,içki içen ,kumar oynayan günahkarlar, hatta hatta kendini Müslüman zanneden bir çok demokrat bile bu hakaretlere tahammül edemeyip seslerini yükseltmiştir. O hakaretleri eden papazlar neredeyse sokağa çıkamaz hale gelmiş ve sinmişlerdir
Şeytan ve dostları İslam dinine yapmış oldukları bu açık saldırılara karşı hep mağlup olmuşlardır.Muhtemelen şeytan bu gibi neticeleri bizden çok yaşamış ve yaşayacak olduğundan değişik ve sinsi bir taktik uygulayarak Kur’an a ve peygambere olan saldırılarının şeklini değiştirmiş ! ne yazık ki bizlerde şeytanın bu yeni hilelerine yenik düşmüş ve elimiz kolumuz bağlı kalmışız.Şeytanın bu son taktiği nedir şimdi ona bakalım.
Kur’an-ı Kerim nedir. ?
Bu soruyu öncelikle çok iyi cevaplamamız ve içimize sindirmemiz gerekmektedir.
Bir imalatçı firma düşünün.!Örneğin bir televizyon imalatçısı.İmalatçı firma televizyonu yaptıktan sonra iş satmaya geldiğinde satış anında televizyonun yanında mutlaka birde kullanma kılavuzu verecektir.Ürünü yapan şüphesiz ki yaptığını bizden daha iyi bilecek ve onun nasıl kullanıldığını da bize tarif edecektir.Televizyonu yapan onu kullanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini,kaç volt elektrik ile çalışması gerektiğini, düğmelerinin ne işe yaradığını kullanma kılavuzunda belirtir ki aleti kurallarına uygun bir şekilde kullanalım ve hiçbir sorun yaşamayalım.Kullanma Kılavuzunda ki tüm uyarılara dikkat eder isek ,imalatçı firma ürünü hakkında bozulmama garantisi de verir.
-Televizyonumuz 2 yıl garantilidir.Kullanma kılavuzunu mutlaka okuyunuz.! Aksi takdirde sizden kaynaklanan arızalar ve kullanıcı hatası garanti dışıdır. Sorumluluk kabul edilmez.
Böyle bir diyalogu sanırım her birimiz yaşamışızdır.
Bizde televizyonu alır almaz onu fişe takmadan önce,açar kullanma kılavuzunu okuruz ki,bir yanlış yapmayalım televizyonu bozmayalım.eğer kendi bildiğimizi okur kılavuzda ki uyarıları dikkate almaz isek sonuçlarına da katlanmamız gerekecektir. Televizyonumuz arıza yapacak,bir sürü problemlerle karşılaşacak ve sonuçta televizyonumuzun gideceği yer çöp olacaktır.
Şimdi bu örnekten yola çıkarak bir benzetme ile Kur’an-ı Kerim nedir sorusuna cevap vermeye çalışalım.
Kur’an-ı Kerim Allah’ın bizlere emanet olarak verdiği;bir diğer deyişle ve Kur’an-i tabirle cennet ve cehennem karşılığında bizlere sattığı akıl ,ruh ve bedenimiz için kullanma kılavuzudur.
Evet kullanma kılavuzudur.Akıl,ruh ve bedenimizi nerelerde nasıl ve niçin kullanmamızı söyleyen bir tür kullanma kılavuzudur.
Nasıl ki televizyonu yapan onu en iyi bilen kişidir ve nasıl kullanılacağını yine en iyi o bilir.insanı yaratan da Allah tır ve onun nasıl yaşaması gerektiğini yine en iyi o bilecektir.Nasıl ki televizyonu yapan kişi onun bozulup çöpe gitmemesi için kullanma kılavuzunu da veriyorsa,Allah ta yarattığı insanın bozulup hem dünya hem de ahiret hayatının Cehenneme dönüşmesini önlemek ve bizleri kötülüklerden sakındırmak istiyor. Vermiş olduğu AKIL , RUH ve BEDEN ‘i nasıl kullanmamız gerektiğini Kur’an yolu ile anlatıp,bu muhteşem 3’lünün akıbetinin cehennem olmaması için bizi sakındırıp uyarıyor.
Bu Akıl , Ruh ve bedeni kullanırken;onları yaratan Allah’ın Kur’an-ı Kerim dediğimiz kullanma kılavuzunu okuduktan sora kullanırsak , hem dünyada hem de ahirette hiçbir sorun yaşamadan cennete ulaşabiliriz. Oysa bu kadar kolay ve insan fıtratına bir o kadar uygun olan kullanma kılavuzumuza (Kur’an-ı Kerim)’e hiç bakmadan ,hiç danışmadan,hiç okumadan bu muhteşem 3’lüyü fütursuzca kullanıyor, geleceğimizle oynuyoruz.Tabi ki burada şüphesiz iş başında olan Şeytan ve Dostlarının da çok büyük maharetleri var ve biz ona çok çabuk kanıyoruz.!
Şeytan; bizim için çok önemli, dünya ve ahiretimizi güzelliklerle dolduracak bir hayat şeklini (dini) Kur’an ile öğrenip yaşamamıza engel olmak ve Allah’a şükredenlerden olmamamız için, değişik vesvese ve kuruntular ile bizleri düşüncelere iter Örneğin Kur’an-ı Kerim her an açılıp okunacak ve ne yapmamız gerektiğini bize anlatacak ,hayatımızı yönlendiren bir yol haritası ,bir kullanma kılavuzu,bir ilahi kitap olmaktan çıkmış;evlerimizin duvarlarını süsleyen 7 kat beze sarılmış ,nostaljik bir hatıra veya eskilerin hikayeleri olarak kutsal emanet,kutsal kitap haline getirilmiştir.Hatta bu günlerde açılması mümkün olmayan çok değerli madenlerden yapılan kılıflarla tamamen kilit altına vurulmuştur.
(Bakara 231)de Allah ;……..Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini,size kendisi ile öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün……..diyor
bir başka ayette
(bakara 221) Allah ;………..ayetlerini insanlara ibret alsınlar diye apaçık bildirir.
(Ali-İmran 118)……….şayet düşünürseniz işte size ayetlerimizi açıkladık.
(Araf 3) Rabbinizden size indirilene uyun.Ondan başka velilere uymayın ne kadar az öğüt tutuyorsunuz.
Daha nice ayet yukarıdaki gibi başlamakta yada bitmektedir. Allah kullarının Kur’an-ı Kerim i okuyup anlamalarını ve üzerinde çokça düşünmelerini istiyor. Anlayabilmemiz için onu apaçık ve kolaylaştırılmış bir şekilde bizlere göndermiş.Hatta bununla yetinmeyerek Rabbimiz yinede anlamamızı kolaylaştırmak için Kur’an-ı Kerim ile birlikte insanlığa birde peygamber hediye ederek işimizi tümden kolaylaştırmış. Ancak şeytanın kuruntu ve vesveseleri devreye girince iş değişiyor tabi.Zaten hiç okumadığımız Kur’an yerine birde Şeytanı dinleyince Kur’an-ı Kerim e saygı adı altında onu hayatımızdan tamamen atarak en büyük saygısızlığı yapmaya başlıyoruz ve tabi ki şeytanı memnun ediyoruz.
Bir şeyi etkisiz hale getirmek için onu ya iyice övüp ulaşılamaz hale getireceksin yada öylesine aşağılayacaksın ki her kez ondan tiksinti duysun ve yanaşmasın .Şeytan bu şıklardan birincisini seçmiş ve Kur’an-ı Kerim i dokunulamaz bir kitap haline getirmiştir.
Şeytan nemi Yaptı.? görelim
Abdestsiz Kur’an-a dokunulmaz dedi.
Bizde zaten bahane arıyorduk,bu ilaç gibi geldi.
Maide suresi 6.ayette Allah abdesin nerede alınması gerektiğini ayrıntısı ile anlatıyor.Siz merak edeceksiniz bu ayeti ,ancak biliyorum ki şeytanınız şimdi iş başında ve kulağınıza abdestsiz Kur’an okunmaz şimdi kim abdest alacak ,boş ver sonra bir ara bakarsın diyerek Kur’an-ı Kerim i açıp maide 6 yı size okutmayacak.Bari ben yazayım da burada okuyuverin.
(Maide 6) Ey iman edenler;Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın,başlarınızı meshedin.Her iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da (yıkayın) Eyer cünüp iseniz yıkanıp temizleniniz.Şayet hasta veya yolculukta iseniz yahut içinizden biri ayak yolundan gelirse yada kadınlara yaklaşmış da su bulamazsanız,o vakit tertemiz toprakla teyemmüm edin. Bununla yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi iyice temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Ta ki şükredesiniz.
Okuduğunuz gibi abdesti emreden ayette Kur’an-ı Kerim okunmadan önce abdest alınmasına dair en ufak bir emir yada vurgu yok.Lütfen şeytanınızı yenip zahmet edin ve Nisa 43 ü de siz açıp okuyun.
Allah’ın resulü H.z Muhammed (s.a.v) efendimizde hadisi şeriflerinde şöyle diyor. “ben ancak namaz kılmak için abdest almak ile emrolundum” Tirmizi,Müslim, Ebu Davut,Nesai (Kütübi-Sitte) hayz ,taharet konu başlıklarında geçiyor.
Ancak nasıl olduysa şeytanın Kur’an-ı Kerim den uzaklaştırma politikasına hepimiz alet olmuş gidiyoruz.
Kur’an-ı Kerim in ayetlerini ezbere okurken Örneğin bir Ayet el kürsi yada Fatiha okumak istediğimizde abdest alma gereği duymaz iken bu ayetleri bir kağıt üzerinden okuduğumuzda neden ve nereden abdest alma zorunluluğu doğuyor.Bu nasıl açıklanabilir?hangi kaynağa dayanılıyor olabilir.?
Düşününüz ki karşınızda Allah’a ,Kitaba ,peygambere hiç inanmayan bir adam var.Adam zaten inanmıyor ve zaten abdestin nasıl alındığını da bilmiyor.Bu adamı Kur’an-ı Kerim ile buluştursak belki de hidayet ile tanışacak ve Müslüman olacak,abdest almayı,namaz kılmayı da öğrenecek.Bırakın Onu Kur’an-ı Kerim ile buluşturmayı elinde Kur’anı da “ona pis olanlar dokunamaz” diyerek elinden alıyoruz.
Ona pis olanlar dokunamaz ayetinde pis atıf ı şeytana yapılıyor.Zaten şeytan ve kafir cinler tüm Kur’an-ı Kerim de bu ve benzeri benzetmelerle anılıyorlar.
Peygamber efendimizin ümmi yani okuma yazma bilmemesi ve buna rağmen eşsiz benzersiz sözler (ayetler)getirmesi zamanın müşrikleri tarafından anlaşılamaz bir durumdu.Bu eşsiz sözler karşısında hiç bir açıklama getiremiyorlardı.kendilerini ve çevredekileri etkilemek ve inanmalarını önlemek için türlü türlü yalanlar ile peygamberi küçük düşürmeye çalışıyorlardı.Kimi zaman bir şair kimi zaman da sihir sahibi gibi ithamlarda bulunuyorlardı.En son yaptıkları iftira ise peygambere bu sözlerin şeytanlar ve cinler tarafından yazdırıldığı idi.Buna karşılık yüce Allah Kur’an-ı Kerim in temiz ve pak olan Cebrail (a.s) aracılığı ile bizzat kendisinin yazdırdığını,ona pis olan şeytanların aracılık yapamayacağını ve dokunamayacağını belirtmek için bu ayeti kerim’i indirmiştir. Şeytanın yolundan Allah’a dönmek isteyen insanlara pis(şeytan)muamelesi yaparak onları Allah a giden yoldan alıkoymak, Kur’an-ı Kerim ile tanışmalarını engellemek de neyin nesi oluyor.? Allah için insanları Allah dan uzaklaştırmak da ne demek?Buda şeytan ve dostlarının pis bir kuruntu ve vesvesesi olsa gerek.
Dünyanın tanıdığı ve bir zamanların en popüler sanatçısı Yusuf İslam’ sanırım tanımayanınız yoktur.Yusuf İslam ın nasıl Müslüman olduğunu bileniniz var mı? Kendi dilinden dinlemiştim nasıl Müslüman olduğunu.Kendisine din arayan bir arkadaşı almış olduğu Kur’an-ı Kerim i hiç okumadan o zamanlar henüz ateist olan Yusuf İslam a (Cat stevens)a hediye eder.Henüz Allah a bile inanmayan Cat(Yusuf) ; Kur’an-ı Kerim ile tanıştıktan sonra hepimizin bildiği Yusuf İslam olmuş hidayet bulmuştu. Kur’an-ı Kerim ile tanıştığında bırakın normal abdesti boy abdesti bile olmayan ve uyuşturucu , para, kadın, şöhret gibi tuzakların içinde kaybolmuş Yusuf İslam a; sen abdest sizsin kur’an a dokunamazsın deseydik ve Kur’an-ı Kerim ile arasında siper olsaydık şimdi ne olurdu ki acaba? Sanırım o Müslüman olmaz Cat stevens olarak kalırdı,ve yine sanıyorum ki bizde şeytanın taşeronluğunu yaparak bir kişinin daha Kur’an-ı Kerim ile tanışmasına engel olurduk.
Elbette günün her anında abdestli olmak güzel bir şeydir.Elbette namaz kılmak için günün her anında hazırlıklı olmak ,abdestli olmak güzel bir şeydir ancak!Allah ve Resulünün bizden istemediği ,emretmediği bir şeyi ,sanki Allah ve Resulü istemiş gibi Kur’an-ı Kerim in önünde bir set ,bir kalkan,bir engel olarak tutmak ancak şeytanlara yakışır bir iş olsa gerek.
Bu konuda son sözüm şudur ki;Abdest namazın şartı(farzıdır). Kur’an-ı Kerim okumanın değil.Kur’an ve Sünnet bunu söylemektedir.Kendi ellerimizle Bidatler çıkarıp insanları Allah ın yolundan alıkoymayalım.
Şeytan ve dostlarının bir başka vesvesesi ise şudur
Kur’an-ı Kerim i bizler anlayamayız.
Kur’an-ı Kerim i biz anlayamaz isek kim anlayacak kardeşim?
Efendim büyüklerimiz anlar,veliler anlar, Allah dostları anlar.
İyide kardeşim, onlar Allah dostu da biz Allah düşmanı mıyız.?
Bir ismi de ADL (adaletli)olan Allah; bizim anlayamayacağımız bir kitabı yollayıp sonrada bizi anlamadığımız bu kitap tan sorumlu tutar mı? Böyle bir şey adl ismine uygun düşer mi?Böyle adalet olur mu?
(Bakara 231)de ;……..Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini,size kendisi ile öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün……..diyor
bir başka ayette
(bakara 221) Allah ;………..ayetlerini insanlara ibret alsınlar diye apaçık bildirir.
(Ali-İmran 118)……….şayet düşünürseniz işte size ayetlerimizi açıkladık.
(Araf 3) Rabbinizden size indirilene uyun.Ondan başka velilere uymayın ne kadar az öğüt tutuyorsunuz.
Yukarıda ve daha nice ayetlerde görüldüğü gibi ,hep düşünmeye,okumaya, araştırmaya davet eden Allah nasıl olurda yalnızca birilerinin anlayabileceği ve bizlerin hiç anlamayacağı bir kitap yollayıp bundan da hepimizi sorumlu tutar ve Anlayamayacağımız bir şey yüzünden bizleri cehenneme atar .Ben asıl bunu anlamıyorum.Bu nasıl bir mantıktır.doğrusu hayret...!.
Allah kullarına zulmetmez, Allah kullarına kaldıramayacağı yükü bile yüklemez.
Anlaşılmaz bir Kur’an yollayıp sonra da onunla cehenneme atmaz.
(Ali-İmran 103)………İşte Allah hidayet bulasınız diye size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor.
(Ali-İmran 105) Siz kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp(dinlerinde)ayrığa düşenler gibi olmayın.İşte onlar için büyük bir azap vardır.
(Ali-İmran 108) Bunlar sana hakk ile okuduğumuz Allah ın ayetleridir. Allah zulmetmek istemez.
(Ali-İmran 189)………Şayet düşünürseniz işte size ayetlerimizi açıkladık.
(Bakara 231)……..Allah ın ayetlerini alaya almayın.Allah ın üzerinizdeki nimetlerini size kendisi ile öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün…….
(Bakara 121) Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar( var ya) işte bunlar ona( kitaplarına )iman ederler………
Daha nicenice ayetler böyle sıralanıp giderken,bu nasıl bir iftira Allah ve Kur’an a
Şöyle bir ayet duydunuz yada okudunuz mu? Ey büyükler ,veliler size bu Kur’anı Kerimi yolladım .düşünüp öğüt alasınız diye ve sadece siz anlayın da kullarıma anlatın diye böyle bir ayet var mı?
Biz anlamayamayız onlar anlar mantığı Tembelliğin taa.. kendisidir.Bunun Türkçe si şudur;”Kardeşim kim uğraşacak şimdi dinle kitapla .Bırak onlar düşünsün biz keyfimize bakalım sonra onların dediğini uygularız.”Tabiiii…! iş uygulamaya gelince de başka bahaneler çıkacak “Biz kim onlar kim.Onlar Allah dostu kardeşim, biz onlar gibi olamayız.onlar öyle, bizlerde böyleyiz” mantığı çıkacak karşımıza yaa.. neyse.Fazlasını yazdırtmayın bana.
(Nisa 50) de Allah ;Bir bak Allah a karşı nasıl olmadık yalanlar uyduruyorlar?Apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter. diyor.
Allah doğru söyler.Bence de bu günah onlara yeterde artar bile.
Tabi ki Kur’an-ı Kerim i eğer bilmiyor da arapça okumaya kalkarsan sünnetullah gereği anlayamazsın.Bence Japonca yı anlamıyorum .Bu yüzden Japonca kitaplar yerine Türkçe ye çevrilmiş olanları okuyorum.Zaten o Allah dostları da sırf biz anlayalım diye Türkçe Mealler.tefsirler hazırlamıyorlar mı? Hala mı anlamıyorsun?
İngilizce , Almanca,Japonca ,hatta Papua yeniginece bile Kur’an-ı Kerim var. Neden anladığın dilde okumaya ve anlamaya çalışmıyorsun.
Diyorsan ki kardeşim;
O Kur’an-ı Kerim değil ,hadi adam yanlış çevirme yaptıysa?
Hiç okumamaktan ve kulaktan dolma bilgilerle yaşamaktan daha iyidir be dostum.hem kulaktan duyarak ,hiç araştırmadan uyduğumuz o büyüklerimiz(atalarımız)hadi hiçbir şey bilmiyorlar ise
(Bakara 170)Onlara: “Allah ın indirdiğine uyun !” denildiği zaman: “hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” derler.” Ya ataları bir şeye akıl erdirememiş ve doğru yolu bulamamış idiyseler?
(Lokman 21) Onlara: “Allah ın indirdiğine uyun” denildiğinde “hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” dediler.Ya şeytan onları(atalarını)alevli ateş azabına çağırmış idiyse demi?
Merak etmeyin dostlar onun bunun dediğine uymaktansa okuyup araştırmak çok daha garantilidir .Hem Allah Kur’an-ı Kerim in korumasını da kıyamete dek bizzat kendisi üstlenmiştir. Bunu da yine Allah kendisi söylüyor.Birileri onu yanlış çevirmeye ve anlamını bozmaya çalışırsa Allah onun hakkından gelir ve mutlaka onu dünyada ve ahirette rezil eder.
Bilin ki şeytanın işi Kur’an-ı Kerim giden yolları tıkamaktır.
Ben şahit oldum ki;Müslüman olduğunu söylen her yüz(100) kişiden 95’i Kur’an-ı Kerim i hiç okumamış.Soruyorum siz okudunuz mu?Kurallarını bilmeden ve sadece zannederek nasıl Müslüman olunur.
Bir iş yerinde çalışmadan önce size mutlaka bir mukavele imzalatırlar.Bu mukavele oranın emir ve yasakları hakkında dır.okursunuz ve eğer şartları kabul ederseniz imzalarsınız.İmzaladığınız bu şartlara günün birinde uymayacak olursanız başınıza geleceği bilir ona göre hareket eder imzaladığınız mukaveleye ters düşmemeye çalışırsınız.
Kur’an-ı Kerim de İslam dininin mukavelesidir okumadan imza atamazsınız.Altına imza atıp evet ben Müslümanım diyebilmeniz için tüm şartlarını (ayetlerini)okuyup kabul etmeniz gerekir,yoksa duyma yolu ile bu iş olmaz.Ben bilmiyordum diyerek kurtulamazsınız.
Kim ki size Kur’an-ı Kerim okumak istediğiniz anda bir engel,bir zorluk,bir merasim çıkarıyor ve onu anlayamazsın,bırak onu al bunu diyorsa,bilin ki asıl o şeytandır yada şeytanın hizmetkarıdır.
Kur’an-ı Kerim i hala anlamıyorum diyorsanız aşağıdakilerden birisi ,bunun sebebi ve çözümü olabilir.
a-) Kur’an-ı Kerimi anlamadığınız bir dilden okuyorsunuz,
lütfen Türkçe ile yeniden deneyin.
b-) Okuma yazmanız yoktur,
okuma yazma öğrenin.
C-) Tembellikten
Buna yapacak bir şey yok
d-) Vakit bulamıyorsunuz
t.v izlemekten kısabilirsiniz.
e-) Kur’an-ı Kerim i anlayamıyorsunuz çünkü akıl bali değilsiniz yani henüz çocuksunuz
öyle ise büyümeyi bekleyiniz
f-) Akıl sağlığınız yerinde değil(yani delisiniz)
endişelenmeyin sorumlu değilsiniz.
Şeytanın bize ettikleri bu kadar değil tabi.Başka neler etmedi ki.
MEALCİLİK VE SÜNNET
Bütün bu şeytanın Kur’an-ı Kerim den uzaklaştırma politikalarını aşıp ta okumaya ve anlamaya başlayanlarda sakın şeytan ve dostlarının hedefi olmaktan ve onların vesvese ve kuruntularından kurtulduk,artık selametle cennete demesinler çünkü asıl şeytanın vesvese bombardımanı şimdi başlıyor.
Kur’an-ı Kerim okumaya başlayarak sıratı müstakim yolunu tutturan kardeşlerimizi bekleyen en büyük şeytan tuzağı “Kur’an-ı Kerim bana yeter mantığıdır”.
(Araf 16) ……..(şeytan)andolsun senin doğru yolunda onlara engel olacağım.diyor
Ayette de anlaşıldığı gibi şeytanın esas işi doğru yolda olanlara engel olmak ve onları yoldan çıkartmak. Kur’an-ı Kerim okumaya başlayan kardeşlerimiz Şüphesiz doğru yolda ilerliyorlar demektir. Çünkü okudukları kitap bizzat Allah tarafından yazılıp gönderilmiş ve her türlü eksiklikten uzaktır.münezzehtir.
Ancak bilinmesi gereken en önemli şey şudur ki;Kainattaki en küçük zerreden en büyük parçaya kadar her şeyi yaratmaya kadir olan Allah dileseydi gökten yağmur gibi cilt cilt kitap yağdırır,23 yıla yayılmış ,meşakkatli bir tebliğ çalışması yapan H.z Muhammed(s.a.v.)’i hiç göndermezdi.
Bu 23 yıllık peygamber hayatının ve tabi ki Kur’an-ı Kerim in toplu olarak değil de 23 yıllık bir zamana yayılmasında ve ayet ayet gelmesinde Allah ın bir hesabı ve içinde çok büyük hikmetlerin olması gerekir.ve öyledir de zaren.
Kur’an-ı Kerim i anlayabilmek şüphesiz ki okuma yazma bilen ve biraz düşünen her kez için mümkün ve kolay olacaktır.Fakat eksik ve yetersiz olacaktır.Bu neden lede peygamberin örnekliği olmadan kur’an bana yeter demek şeytanın vesvesesinden başka bir şey olamaz.
Kitapsız peygamberler gelmiştir ama peygambersiz kitap gelmemiştir.Kitapların peygamber ile gelmesi ,kitabın örneklenmesi ve hayata dönüşebilmesi için son derece önemlidir ve dolayısı ile Allah ın bizlere bir lütfudur.
Düşünün bir kez; Peygambersiz bir kitap gelseydi.,ne yapardık?Allah oruç tutun demiş ?haydaaa. bu oruçta ne ki?nereden tutacağız orucu? Denizden mi? Yoksa bu oruç tutmak güneş tutulması gibi bir şey mi? İşte daha ilk emirde çuvalladık öyle değimli? Gelin bu konuya beraber bir göz atalım
Şu sınav dünyasında Kur’an sorularına peygamber kopyasını çekerek girmek ve doğru cevaplarla cennet fakültesini kazanmak zorundayız.
H.z Aişe anamıza peygamber efendimizi soruyorlar.Aişe anamız diyor ki;
O iki ayağı üzerine doğrulmuş yürüyen bir Kur’an idi.(KutubiSitte)
Evet şeytanın “Kur’an-ı Kerim bize yeter” vesvesesine takılıp giden güzel kardeşlerim.Şimdi beni iyi dinleyin yada okuyun:)))
Kur’an-ı Kerim de şu ayetleri lütfen kontrol edin
(Ali-İmran 31)Deki: eğer Allah ı seviyorsanız bana uyunki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.Allah Gafur dur.Rahimdir.
(Ali-İmran 32)Deki: Allah a ve resulüne itaat edin.Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki Allah da kafirleri sevmez.
(Nisa 59) Ey iman edenler;Allah a itaat edin,peygambere ve sizden olan ülü’l-emre itaat edin……
(Nisa 61) Onlara Allah ın indirdiğine ve peygambere gelin denilince münafıkların senden alabildiğince yüz çevirdiğini görürsün.
(Nisa 64) Biz gönderdiğimiz her bir peygamberi Allah ın izniyle itaat edilsin diye gönderdik……..
(Nisa 69) Kim Allah ve resulüne itaat ederse işte onlar Allah ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihlerle birliktedir.onlar ne iyi arkadaştırlar.
(Nisa 80) Peygambere itaat eden gerçekte Allah a itaat etmiş olur, kimde yüz çevirirse zaten biz seni onların üzerine bir koruyucu(gözetleyici)göndermedik.
Bu Ayetleri sayfalar dolusu çoğaltabiliriz.Biz buraya aktaracağımıza lütfen siz vakit ve dikkatinizi Kur’an a aktarınız.
Ayetlerde görüleceği gibi Allah ,Peygambere itaati kendi isminin yanında zikrederek ne kadar önem verdiğini defalarca gösteriyor.Doğru olan ve anlaşılması beklen de zaten budur.Ancak şeytanın devreye girdiği nokta tam burası.!Şimdi lütfen biraz dikkat edelim.
Farz nedir?
Sizden şu cevabı duyar gibi oluyorum.
Farz ; Allah ın Kur’an-ı Kerim de emrettiği ve bizim yapmak zorunda olduğumuz şeylerdir.
Sünnet nedir?
Sünnet ; Peygamber efendimizin yaptığı şeylerdir.yaparsak iyi,yapmazsak bir şey olmaz .Sorumlu tutulmayız.
“Kur’an bana yeter” diyen kardeşlerimin bu cevapları verdiğini ve onayladıklarını adım gibi biliyorum.Çünkü bir zamanlar bende onlar gibi mealcilerden idim.Allah afetsin inşallah.Gerçi bu soruları kime sorduysam, mealci olmasa bile bana aynı cevapları veriyorlar ya oda ayrı konu.
Ayetleri yeniden okuyun dostlar. Kur’an-ı Kerim i yeniden okuyun.Kulaktan dolma bilgilerle bu gemi yürümez.! Biliyormuş gibi yaparak bu gemi yürümez.! Ağzımızın laf yapması bizi aldatmasın.!Eğer yukarıda ki bu tarifler doğru olsa idi yani “Farz=Allah ın emirleridir ve yapmak zorunda olduğumuz şeylerdir:Sünnet ise Peygamberin yaptığı şeylerdir.ve yaparsak iyi olur,yapmazsak bir şey olmaz” tarifi ,doğru bir anlayış,doğru bir mantık,doğru bir itikat olsa idi; o zaman gelen ayetler şöyle olmalı değimliydi ?
Ey iman edenler ; Allah size neyi veriyorsa onu alın, Peygamber size neyi veriyorsa ,onu ister alın ister almayın..!
Veya
Biz her Peygamberi ister uyun ister uymayın diye gönderdik(haşa). Uymazsanız bir şey olmaz ama uyarsanız Allah a uymuş olursunuz..!
Evet böyle bir anlayış doğru bir anlayış olsa idi, ayetlerde böyle olmalıydı .öyle değil mi ?
Allah; Peygamberine iman etmeyi kendisine iman etmeyle;Peygamberine itaat etmeyi, Allah a itaat etmeyle bir tutuyor ve bunu kesin bir dille belirtiyorken,bizler Allah resulünü atıp nasıl olurda Kur’an-ı Kerim bize yeter diyebiliyoruz.?
Efendim Kur’an-ı Kerim ayetleri Allah tarafından korunuyor.Ancak hadisler korunmuyor ve içlerinde bir sürü uydurma ve yanlış hadisler var.
Birincisi kardeşim; Kur’an-ı Kerim i yollayıp koruyan Allah,Peygamberi yollayıp saldım çayıra Mevla kayıra hesabı sahipsiz bırakır mı?Bu kadar önemsiz ise onun gelişi , Allah ’u teala neden sadece kitap göndermemiş ?Onun örnekliği birkaç günlük olsa idi ne gerek vardı 23 yıllık zorlu bir hayatla sınanmasına.?Bizi temsil eden elçimizi biz çiğnetmezken insanlara ,Allah çiğnetir mi? kendi elçisini.ve neden ayetlerde sıksık peygambere uyun ,ona uymuş olmanız bana uymanız demektir diye ısrarla söylüyor? hiç düşündünüz mü?
İkincisi kardeşim; Velev ki yanlış ve uydurma hadisler var.İyide bunu kimse inkar etmiyor ki.Allah ın resulü de demiyor mu?;bana uydurma bir söz ithaf eden cehennemdeki yerini hazırlamış olur diye.Evet şeytan ve dostlarının Müslümanları ve özelliklede Kur’an-ı Kerim ve sünnetten uzak cahil Müslümanları aldatmak için uydurduğu bir sürü uydurma hadis var.Var çünkü şeytan istiyor ki ;bu ümmet örneğini kaybetsin. Şeytan istiyor ki;Kur’an ve Sünnet ikilisi bir bütün olarak doğru yoldur.ikisini birbirinden ayırsın ki sıratı-müstakim üzerine oturabilsin.Şeytan istiyor ki;peygambere bakarak değil aklını ilah edinerek Allah tan uzaklaşalım.
Şimdi sen uydurmaları kabul etmemek adına sağlamları da reddettiğinin farkında mısın? Tıraş olayım,sakalı alayım derken deriyi neden kazıyorsun?
Halini bir düşünsene ;Sahih bir hadisi reddettiğinde karşında Peygamberin olduğunu ve resulullahın yüzüne bakarak ey Allah ın resulü senin bu söylediğin uyduruk bir sözdür dediğinizi. Biz sana uyamayız ancak getirdiğin Kur’an-ı Kerim bize yeter dediğinizi.(haşa)
Temkinli olmak ,çokça araştırmak,çok düşünmek tefekkür etmek zordur kardeşim.Şüphesiz ki çok zordur.Ancak cennet de o kadar kolay değil zaten.
Kur’an-ı Kerim de Allah bize Kitabı örnek göstermiyor. Kur’an-ı Kerim bir emir ve kıssalar kitabıdır.Onun hayata nasıl geçirileceğini peygambersiz anlamamız mümkün mü?
Mustafa İslamoğlu şöyle diyor;
Otu alın, verin inek makinesine size süt olsun,
Darıyı alın ,verin tavuk makinesine size yumurta olsun,
Kur’an-ı Kerim i alın ,verin peygamber makinesine size HAYAT olsun.
Peygamber makinesinden geçmeyen Kur’an bizim için yaşanabilir olur mu? Hadisteki gibi yürüyen Kur’an,iki ayağı üzerine doğrulmuş Kur’an olabilir mi? Peygambersiz olabilir mi ?
Hani çok basit bir örnektir bende vereyim;
Kur’an-ı Kerim namazı emrediyor, Kur’an-ı Kerim sana yeterse ?Bana namazın nasıl kılındığını nereden öğrendiğini anlatabilir misin?Peygamber namazı;ben nasıl kılıyorsam öyle kılın demiş ve o nasıl kılmış ise bizlerde öyle kılmaya çalışıyoruz.Birisi çıkarda amuda kalkarak bende böyle kılıyorum dese olur mu? Kur’an-ı Kerim de namaz salat(dua) olarak geçiyor.öyle ise namaz kılmak yerine dua ederim diyebilir miyiz? O olmasa idi Hac nasıl yapılabilirdi? O nasıl yaptıysa bizde onu taklit ediyoruz ve yapıyoruz. Zalimlerin ,müşriklerin karşısında o nasıl bir duruş sergiledi ise bizde ona bakarak o duruşu sergilemeye çalışıyoruz.Onsuz olur mu?Peygambersiz olur mu?
Şüphesiz ki uyduruk olan hadisler ayıklanmalıdır .Ancak bu bir meal yada birkaç kitap okuyarak alimlik taslayanlar tarafından gerçekleştirilemez.Çokça okumak Kur’an-ı Kerim ve sünnetin mantığına çokça hakim olmak gerekir. Senetler sepetler derken hadisleri nakledenler hakkında bilgi hem de kesin bir bilgi gerektirir.Yani tarih bilmeyi gerektirir.Buna rağmen bak koca alimler bile ayıklarken ne kadar zorlanıyorlar ,sendeki bu cesaret nedir anlayamıyorum.Oku kardeşim çokça oku.Sen halis bir kalp ile okur , araştırır,tefekkür edersen Allah sana doğru yolu da hadisi de anlama kolaylığı verir.
Diyeceksin ki Eğer; Peygamber koyunun sağ arka bacağını seviyormuş şimdi bendemi koyunun sağ arka bacağını sevmek zorundayım ?
Cevap;Bunu da Peygamberi sevdiğin için yada sırf Peygamber seviyor diye sevsen ne olur kardeşim.?Neyin eksilir?Ne kaybedersin Peygamber gibi olmaktan başka?
Bak çevrene Millet popstar ları çok seviyor.Kızlar ayılıp bayılıyor.Gençler popstarlar gibi giyiniyor onun gibi konuşuyor yiyip içiyorlar.Her kez sevdiği gibi olmaya çalışıyor.Sevdiğine benzemeye çalışıyor.Ne olur yani sende bende sevdiğimizi söylediğimiz peygamber gibi giyinsek,saçımız sakalımız peygamber gibi olsa.oturup kalkışımızdan ,konuşmamıza yiyip içmemize kadar peygambere benzesek ne olur?
Ne olur ki; Şu gençler bize peygamberi hatırlatıyor,Muhammedi hatırlatıyorl, Bu gençler bize Allah ı hatırlatıyor deseler ahhhhh ah.
Şüphesiz ki Allah resulünün özel zevklerinden sorumlu değiliz ancak Ticaret, Sosyal ilişkiler ve ahiret ile ilgili emir ve nehiyleri,yaşantısı ile gösterdiği tüm tavır ,üslup ve tavsiyelerinden sorumluyuz.
Kur’an-ı Kerim bana yeter diyorsan bilmelisin ki sen peygamberini tanımamışsın.
Kur’an-ı Kerim bana yeter diyorsan bilmelisin ki sen Allah ı bile tanımamışsın.
Kur’an-ı Kerim bana yeter diyorsan bilmelisin ki yukarıdaki ayetlerde ve daha nicelerinde de görüleceği üzere Allah bile Kur’an-ı Kerim in sana tek başına yetmeyeceğini söylüyor.
Ve sen hala Kur’an-ı Kerim bana yeter diyorsan Bende diyorum ki;Kalıbımı basarım ki sen Kur’an-ı Kerim i bile hiç okumamışsın.
Lütfen oku kardeşim yaratan rabbinin adıyla oku.sadece Kur’an-ı Kerim bile okusan bu gerçeği göreceksin.
Şeytanın bize ettikleri bu kadar değil tabi. Başka neler etmedi ki.
RAB
Allah ın en çok önem verdiği ve kendisine ortak koşulmasını istemediği bir konuda onun Rab oluşudur. Allah rab lığına mutlak iman ister.itaat ister
RAB nedir.?
Arapça da bir deyim vardır.Rabbül Beyt.Beytin rabbİ.Beyt ev demektir.Yani evin rabbi,yani evin sahibi.Ancak Arapça da bu deyim ev hanımı ,evin hanımı olarak anlaşılır.Çünkü evi eviren çeviren kadındır ,annedir.Anne ne derse o olur.Anne çok sevilir ama ondan korkulurda .O nasıl isterse çocuklar öyle davranmak zorundadır.Onun istediği gibi oturur,kalkar,Annemizin istediği gibi giyinir yer ve içeriz.Bize eğitim veren odur.Annemizin istediklerini yaparsak bizi ödüllendirir.Yaramazlık yaparsak cezalandırır.Bu yüzden Araplar Anneye yani evi çekip çeviren evin hanımına Rabbül –Beyt demişlerdir.Evin sahibine Rabbüd-dar,mal sahibine rabbül-mal demişlerdir.
Rab kelimesinin bir çok anlamı vardır.
1. Efendi,sahip,
2. Terbiye eden,
3. Korkulması gereken,
4. Besleyen,
5. Koruyan,
6. Rab . Allah.
Rab kelimesinin içini şeytan öylesine boşaltmış ve bizlere unutturmuş ki;bizler önümüze gelene rab deyivermişiz de farkında bile olmamışız. Kime sorsak rab nedir diye bize dönen cevap hep Allah olacaktır.yani hep altıncı manayı verecekler diğer 5 maddeyi kimse hatırlamayacak bile.Böyle olunca da tabi ki ilk 5 maddeyi özümsemeden sadece Allah olarak alırsak hatanın en büyüğünü işlemiş oluruz.
Rabbül-Beyt=Evin sahibi=Evin Hanımı=Anne örneğini verirken annemizin ev içindeki hakimiyet ,yetki ve otorite sinide ufakça anlatmıştık.
Şimdi hep birlikte şu kelimeyi düşünelim.
Rabbül Alemin.
Bütün Kainatın Rabbi,Alemlerin Rabbi ,Dünyanın Rabbi, İnsanların, hayvanların, bitkilerin,canlı cansız tüm varlıkların Rabbi.
Ne müthiş değil mi ?
Evin sahibi olan annenin yetkilerini hatırlayın ve bunu tüm kainatı içine alacak şekilde Allah için genişletin.
Rabbül Alemin.Alemlerin Rabbi,içindeki büyük,küçük her şeyin tek sahibi ve hakimi olan Allah.
Sahip olduğu ve yarattığı her şeyin tek efendisi,
Kendisinden korkulmaya layık tek makam,
Tüm varlık alemi için tek kanun koyucu,
Tüm varlık alemini yedip içiren,
Müşkülatlarını çözen,
Ödüllendiren,Cezalandıran,
Tek söz sahibi,her şeye hakim olan,Rab olmaya layık olan Allah.
Şeytan bize Rab kelimesinin içeriğini ,manasını unutturarak ona sadece Allah, yaratan gibi sınırlı ve kısır anlamlar yüklemiş ve böylelikle Allah tan başka rabler ,sahipler ,korkulacak makam ,mevki,yöneticiler,uyulması gereken başka kanunlar,yasalar edinmemizi sağlamıştır.Böylelikle Allah tan başkalarını Rabler edinmemizi ve ona şirk (ortaklar) koşarak affedilmeyecek bir günah işlememizi sağlamış ,amacına ulaşmıştır.
Kur’an-ı Kerim de yüce Allah ın söylediği gibi;
(Nisa 77)……………içlerinden bir kısmı insanlardan Allah tan korkar gibi hatta daha çok korkarlar…….
Evet bazen olur ki Allah tan korkar gibi insanlardan ,kurum ve kanunlardan korkarız(haşa)
Ve olur ki kimi zaman Allah ı sever gibi başkalarını severiz(haşa)Eğer böyle olmasa Allah ın emri dururken ,onun tehdidinden korkmak varken,iş kaygısı,gelecek kaygısı,özgürlük kaygısı ile Allah ın emirlerini değişir miydik?
Kanun koyucu Allah dır.Fakat görüyoruz ki bazıları;o kanunları eskimiş köhnemiş 1400 yıl öncesinin geri kalmış kanunları olarak görüyor ve en güzel kanunları bizler koyarız diyerek Rab lık iddiasında bulunuyor bizlerde onların rabliğini onaylıyorve bu bir kulluk görevidir ciddiyeti ile kendi kanun koyucumuzu yani rabbimizi kendimiz seçiyoruz. Böylelikle peşlerinde cehenneme sürüklenip gidiyoruz. Allah dan gayri rab lık iddia etmek ne komik değil mi?
Egemenlik yani kanun yapmak;yasak ve serbestlikleri belirleme hakkı,terbiye etmek,her şeyde söz sahibi olmak yani Rab olmak kayıtsız şartsız Allah ın hakkıdır.Bazıları egemenlik milletindir diyor.gelin alemlerin rabbi karşısındaki şu bahtsızların düştüğü hale bir bakın .nasılda bilmişlik taslayıp kafa tutuyorlar.ne komik değil mi ?
(bakara 278-279)ey iman edenler eğer mü’minler iseniz Allah tan sakının ve faiz i yemeyin.buna rağmen böyle yaparsanız(faizi yerseniz)Allah ve resulünün size savaş açtığını bilin.
Allah faizi yasaklıyor iken ,bazıları teşvik ediyor,bütün alış-verişlerimize faizi sokmaya çalışıyor. öyle değil mi?
Birbirimizin mallarını haksız yollarla almamamızı emreden Allah; hırsızlığı,rüşveti, kumarı yasaklıyor iken;Bazıları benim memurum işini bilir diyerek rüşveti,milleti soyanları hırsızları saygın milletvekili ve loto ,toto,piyango,at yarışları düzenleyerek kumarı halka yayıyor yazık değil mi?
Allah.O tek terbiye edici olan Rab,zinayı yasaklarken;Bazıları Televizyonlarda çıplak gezen ,her gün bir başkasının koynundaki zinaperstleri çocuklarımıza örnek sanatçı ablalarımız olarak tanıtıyor,ve bunun adına hayatı doyasıya yaşamak diyorlar. Bazıları ise fuhuş merkezleri açıp vergilendirilmiş gelir kutsaldır? Diyerek resmi fahişeler çalıştırıp,kullarının yıllık ortalama gelir seviyelerini artırmayı ve refah dağıtmayı hedefliyor.Buna yazık mı ?komik mi?siz karar verin.
Terbiye eden gerçek Rab Allah, içkiyi yasaklarken ;bazıları içkiyi çağdaşlığın bir gereği olarak niteleyip ,içmeyi özendiriyor ,içki imalatı yapacak şirketlere istihdamı artırdıkları için ücretsiz arsa ,vergi düşümü vs..gibi imkanlar sağlıyor ve her yerde ona kolayca ulaşabilecekleri ta ki bakkallarda bile satılmasını sağlayarak insanları uyuşturup, zevk ve sefa içerisinde düşünmeden ,düşünemeden yaşamalarını ve kendilerine kulluk etmelerinin devamını sağlamaya çalışıyor.Ne diyeyim bilmem ki ?
Terbiye eden ,kanun koyan onları temizlemek isteyen, Rab olan Allah ; Kadınlarımızın rencide edilmesini,sömürülmesini,bir mal gibi teşhir edilmesini , haklarının yenilmesini istemez.Onların toplum içerisinde cinsiyetleri ile değil kişilikleri ve yalnızca Allah a kul olmaları ile ön plana çıkmaları için örtünmelerini emrederken;bazıları kadın hakları adı altında seyirlik,alınıp satılabilen bir eşya gibi oltanın ucundaki yem gibi , toplum için de zevk dağıtan ,topluma renk veren birer et parçası,iki adet bacak ve boyalı bir kafa olarak lanse etmeye çalışmakta ne kadar soyunursan o kadar takdir etmektedir. iğrenç değil mi?
Rezzak olan yani rızkımızı,tüm geçim kaynağımızı bize sebepler yaratarak veren, bizi yedirip içiren Allah Rab olarak yalnızca kendisine şükretmemizi isterken;Bazıları işini ben veriyorum ,senin rızkını ben sağlıyorum,benim istediğim gibi olacaksın,benim istediğim gibi giyinecek ve düşüneceksin yoksa işten atar aç bırakırım yada başını açmazsan ,namazı bırakmazsan okuldan atarım gibi örneklerini çok yaşadığımız olaylarla Allah ın Rezzak lığına dil uzatıyor ve kendisine bile verenin Allah olduğunu unutarak acaba ne olduğunu sanıyor.Ne kadar nankörler değil mi?
Ben görüyorum ki bunların hepsi Rablik iddia ediyor.Rablik iddia ediyorlar da bunu açıkça söylemiyorlar.Ben sizin rabbinizim diyemiyorlar ama biz sizin yöneticileriniziz ,patronunuzuz,amiriniziz yada bir başka isimle karşınıza çıkıp şeytan ve dostlarının da yardımı ile gerçek Rab olan Allah ı unutturup Allah a ait bütün yetki ve gücün kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar.
Bu insanlar Allah ın koyduğu kanunlara karşı kendi kanunlarını koyuyorlar.Bunlar gökteki rabbiniz Allah ın kanunları,bunlar ise yerdeki rabbiniz olan bizlerin kanunlarıdır demiş olmuyorlarmı? Bazen de daha açıkça kusmuyorlar mı ?kinlerini “sizin rabbinizin kanunları çağdışı kalmış köhnemiş ,eskilerin masallarından ibarettir.Bizler sizin için yeni kanunlar ,çağa uygun çağdaş kanunlar koyucularız demiyorlar mı?
Evet siz ;biz sizin rabbiniziz diyemiyorsunuz ama biz, sizi değişik makam, mevki ve isimlerinizde yaptıklarınızdan tanıyoruz.
İLAH ve ŞİRK;
Allah ın kendisine ortak koşulmasını istemediği,izin vermediği bir diğer yönü ise İLAH oluşudur. Allah dan başka İlah yoktur.İlah olarak Allah bize yeter.Bu cümleyi kelime i tevhid adı altında defalarca söylemişizdir.
La ilahe illa Allah.
Yine İlah kelimesini çevremizden ilk gördüğümüze soralım..Cevap genellikle şöyle olacaktır.
Allah tan başka yaratıcı yoktur.
Evet bu doğru bir tercüme gibi görülebilir.ancak eksiktir.Yine Şeytan işte tam burada devreye girmiş ,kelimelerin ,kavramların içini boşaltmış ve bize fos asını çıkarıp vermiştir.İlah kavramının beklide en son manasıdır yaratıcılık.Tıpkı Rab da olduğu gibi ilk beş ,altı manası yok direk son manasıdır.
İlah kavramını Mevdudi nin “Kur’an a göre 4 terim” adlı kitabını alıp çok daha iyi ve ayrıntılı anlayabilirsiniz.Ancak yinede ben kısa ve kalemimin gücü yettiğince ,aklım erdiğince ve her şeyden Allah ın müsaade ettiği ölçüde anlatmaya çalışacağım.
İlah ;
1. otorite
2. gerçek güç ve şeref sahibi
3. yaratmaya muktedir,toktan var eden
4. Yarattıklarını besleyen rızık veren
5. sıkıntılardan kurtarıp selamete erdiren
6. gizli saklı her şeyi (gaybı)bilen
7. dualara icabet eden
8. ceza ve mükafat veren
9. tövbeleri kabul eden
……….vs …diyerek Allah ın 99 isminin manalarının birleşimi İlahlık kavramını oluşturur.
Şirk; Allah ın bu isim ve sıfatlarının tamamının veya bir kısmının bir insan yada başka bir varlıkta bulunmasına inanmak
Allah ın isim ve sıfatlarında yani gücü ve kudretinde şüpheye düşmek yada o isim ve sıfatlarının(güç ve kudretinin) hepsini yada bir kısmının Allah tan başka herhangi bir kuruma ,makama,şahsa yada eşyaya yüklenmesine şirk denir
Burada önemli olan şudur.İnandığımızı söylediğimiz Allah ı iyi tanımamız,Onun gücünü ve kudretini,nelere kadir olduğunu iyi bilmemiz gerekir.Öyle ki yalnızca Allah a ait olan güç ve kudretin başkalarında da olduğunu söyleyip inanmayalım.
Şeytan insanoğluna Allah a ortak koşma konusunda çok sinsi davranır.Hiç bir insan yoktur ki Allah ikidir desin.Allah ın varlığı ve birliği konusunda kimsenin şüphesi olmamasına rağmen onu direkt olarak değil de, gücü ve kudretini başkalarına taksim(paylaştırma) yolu ile şirk(Allah a ortak) koşma suçunu işleriz..!
Nasıl mı? Örneğin türbe ziyaretlerimizde bu büyük günahı çokça işleriz.!
Fatiha suresi 4.cü ayette yüce Allah
(Fatiha 4) yalnız sana ibadet eder ,yalnız senden yardım(medet)umarız diyerek,ilahlık konusunda kendisinden başka tapınılacak ve dua edilerek yardım(medet) umulacak hiçbir ilah (otoritenin ve güç sahibinin)olmadığını hem bize bildiriyor,hem de bizden bunu kabul etmemizi ve hayatımızla ,davranışlarımızla bunu kanıtlamamamızı istiyor.
Söyleyin lütfen türbe başlarında mezarlara el yüz sürerek,kurbanlar keserek, ağaçlara çaputlar bağlayarak,kuyulara para atarak,sirkeli ekmeklerle oruç bozarak açılan eller Allah a mı açılıyor yoksa Allah tan diliyoruz kisvesi altında ? orada yatan türbe sahibinden mi?
Mezara yönelerek kalkan eller ve dillerden dökülen Fatihalarda ki “yalnız sana ibadet eder,yalnız senden yardım dileriz” derken yöneldiğimiz zat Allah mı ? yoksa Türbede yatan mı ?
“Efendim biz o zatın yüzü suyu hürmetine onu vesile kılsın diyerek Allah a yalvarıyoruz” diyorlar.
Bee kardeşim o türbede yatanın Allah katındaki yerini ne biliyorsun ki?
“Her kez alim diyor.alim olmasa bu kadar insan yıllardır………bu türbeye…….”
(Bakara 170)……..Ya ataları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu bulamamış idiyseler.
O türbe de yatan ve o türbeyi ziyaret edenler Bakara 170 deki gibi haydi akıl erdirememiş ve doğru yolu bulamamışlar ve cehennemlik olmuş ise ve sen sırf o mezarın üzerine bir bina (türbe)inşa edildi diye ve yine her kez öyle diyor mantığı ile gidiyorsan halin ne olacak ?
Velev ki o türbede yatan yada kendisinden medet umduğunuz ve henüz yaşayan kişiler iyi birer Allah dostları olsunlar.yüce ilahımız Allah ın katında Allah a rağmen sana yardım edebileceklerini mi sanırsın.?Peki Allah ın karşısında onlara kim yardım edecek ? Allah varken unun yarattıklarına dua etmek onlardan medet ummak, Allah ile birlikte , Allah a karşı küçükte olsa güç sahibi ilahcıklar anlamına gelir ki (haşa) bu Allah a ortak (şirk) anlamındadır.
Rızkı istediğine veren ,istediğinden de kısan yüce ilah dır.Sen şimdi bu mezardan isterken neyi vesile kılıyorsun.? Velev ki kılıyorsun .Beee kardeşim;o türbedeki zatın Allah katında vesile olabilmesi için senin istediğini Allah a götürüp istediğini vermesi için ricacı olması gerekmez mi?Eğer gerekir yada evet Allah katında aracı olacak diyorsan Kur’an ı Kerim deki şu ayetleri hiç okumadın mı ?
(Ahkaf 4) Deki; “Haber verin Allah ı bırakıp ta kendilerine dua (yalvarmakta) olduğunuz şeyler yerden neyi yaratmışlar bana gösterin.Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var?...............”
(Ahkaf 5) Allah ı bırakıp ta kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere dua edenden daha sapık kim olabilir.halbuki onlar bunların yaptıkları dua dan (bile)habersizdirler.
Evet yüce Allah türbe başlarında medet arayanları ve kendisinden başka yaşayan yada ölü olan ve kendisinden medet umulan her şeyi bu ayetle sapıklık olarak nitelendiriyorsa;Bize söyleyecek laf kalmıyor.Biz ancak rabbimizin sözünü tasdik eder işittik ve iman ettik deriz.Derhal tövbe ederek Allah tan merhamet dilenmeliyiz. Mezarlıklara bir gün bizlerinde öleceğini hatırlamak ve ahireti hatırlamak için gitmeliyiz.Dilek tutmak ,şefaat dilenmek,şans ve uğur getirmesi yada ne bileyim kızına koca bulmak için değil.
Ve Allah tan bir şey isteyecek isek bunu türbe başlarında değil ,evimizde ,iş yerimizde ,yada dışarıda gezerken de yapabiliriz.çünkü Allah El-semi ve el Basir dir.Görür ve işitir .Sen her nerede olursan ol.Mucip tir ,dualara icabet eder .
(bakara.186) Kullarım sana beni sorarlarsa,işte muhakkak ben pek yakınım.Bana dua ettiğinde dua edenlerin duasına karşılık verir kabul ederim. O halde onlarda çağrımı kabul etsinler.Bana iman etsinler.Olur ki doğru yola ulaşırlar.
Yaşayan alimlerimizi de artık ilahlık konumuna getirdik,koyduk.Onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak yerine onları ilahlar edinerek ahirette günahlarımızı affettirecek Allah ın karşısında bir avukat yada Allah a hatır koyacak bir minyatür ilah haline getirdik.
Oysa ki peygamber efendimiz H.z Muhammed(s.a.v) ölüm döşeğinde kızı Fatma anamıza ; “Kızım Fatma sakın babam peygamber diye güvenme çünkü ben bile bana nasıl muamele edeceklerini bilmiyorum” diyor iken,Kendisinin Allah tarafından tüm günahlardan temizlendiği ve korunduğu müjdelenmiş iken ,bir peygamber bile bakınız Allah ın yanına nasılda korku ve ümit dolu duyguları ile varmayı hesaplıyor.ve.. “ ben nasılsa cennetliğim yavrum merak etme sende benim kızımsın sana şefaat eder orada cennetten bir yer ayarlarız.Eeeee ne de olsa peygamber kızısın dememesi sizi hiç düşündürtmüyor mu ?
Alimlerimiz sanki kesin cennetlikte kendilerini cehennem azabından kurtarmışlarda birde size torpil yapıp kontenjanlarından cennete adam sokacaklar.Böyle komik bir inanış olabilir mi? Biz alim dedik diye insanlar alim,Biz cennetlik dedik diye insanlar cennete mi girecek? Allah ın karşısında neyin iddiasında bulunuyoruz. ?
(İsra 42-43) deki;onların dedikleri gibi onunla birlikte başka ilahlar olsaydı elbette o zaman Arşın sahibine bir yol ararlardı.o bunların söylediğinden münezzehtir.Pek yücedir.pek büyüktür.
Buraya kadar verdiğimiz örneklerle anlatmaya çalıştığımız şey sudur ki;yüce Allah a ait olan yetkiler,onun güç ve kudreti, ve esma-ül hüsna sın da belirttiği tüm özellikler yalnızca Allah ta var olan diğer hiçbir yaratılmışın güç ve akıl yetiremeyeceği işlerdir. Bu özellikleri bir başkasından ummak Allah ın ilah lığına ortak koşmak anlamına gelmektedir .Nasıl mı bu beladan kendimizi koruyacak ve şeytanın oyuncağı olmayacağız? ESMA_ÜL HÜSNA’yı okuyacak anlamlarını iyice tefekkür edecek (düşüneceğiz)Allah ın isim ve sıfatları ile nereye baksak görmeye başladıysak mesele çözülmüştür.evelallah
Nazar boncuğu;
Geçenlerde başıma çok ilginç bir olay geldi ,onu sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir ticarethanede oturur iken oldukça sinirli şekilde bir müşteri içeri girdi..Kızgın bir üslupla “nazar boncuğu var mı?”diye sordu.Ticarethane sahibi kardeşimiz “Nazar boncuğu şirktir.Bu yüzden satmıyoruz diyerek” cevap verdi.
Müşteri önce durakladı ve sonra “ne şirki kardeşim.Her kez takıyor .Şimdi her kez şirk mi? İşliyor yani.”dedi
Olaya müdahale etmek istedim ve müşteriyi önce biraz rahatlatmak için neden bu kadar kızgın olduğunu sordum.
Müşteri;hiç sorma kardeşim ne bu yaaa.Benim bir inşaatım var.Onun kapısına büyükçe bir nazar boncuğu asmıştım.Bu sabah baktım ki çalmışlar.Bu kaçıncı nazar boncuğu abi ? Ulan çalanı bir yakalarsam var yaaa.
Tam yerine geldi manzara koyduk derler yaa.Benimkisi de öyle oldu ve sordum soruyu .
Yazar(yani ben); bak kardeşim bu nazar boncuğunu o inşaata neden asma gereği duyuyorsun.?
Müşteri;hafif bir tebessümle ve biraz da kısık bir ses tonuyla“abi nazardan falan korusun diye asıyoruz işte.Her kez öyle yapmıyor mu ?
Ben;dedim ki;Bak gördün mü? İnşaatı korusun diye astığın nazar boncuğu bırak inşaatı daha kendisini bile korumaktan aciz.!Kendisini bile korumaktan aciz bir taş parçasını asacağına her şeye muktedir ,işiten ve gören dualara icabet eden (cevap veren)kendisine yapılan şükre karşılık veren,koruyan ,kollayan Allah a dua etsen ve her gün inşaatına girerken ve çıkarken nazar ayetleri olarak bilinen nas ve felak surelerini okuyup her türlü kötülükten ,hırlıdan ,hırsızdan Allah a sıgınsan daha iyi olmaz mı?
“Sen Allah ın yerine o nazar boncuğu denilen taş parçasından medet umarsan bunun adı şirk olmaz mı?İnşaatını Allah ın yerine o taşın koruyacağının düşünerek Allah a ortak koşmuş olmuyor musun ?İlla ki bir şeyler asacağım diyorsan bak şuradaki ayetli tablolardan bir tane as.Gelecek hırsız muhtemelen ayeti görünce Allah korkusu içine düşecek ve geri dönüp kaçacaktır.hiç değilse bu ayetli tablo üzerindeki ayete hürmeten inşaatı değil ama kendisini bir nebze koruma şansına sahip olacaktır.
Kardeşimiz basiret sahibi bir insanmış.Olayı çabuk kavradı ve el sıkışarak dualarla ayrıldık.tabiiii ayetli tabloyu da bu arada satmış bulunduk.
Bu kıssadan anlayana sivrisinek saz .Anlamayana bırak davulu belediye bandosu bile az.
Kısacası dostlar ilah kavramını benim anlatmaya ne sayfalarım ne de gücüm yeter.Bir kaç örnekle sizlere ilahlık mevzusunu anlatmaya çalışıyorum. Kur’an ı Kerim ve sünnet bu konuda üzerinde düşünülmesi gereken çok şey söylüyor.Lütfen okuyun , araştırın.Allah a onun isim ve sıfatlarını kimseye yakıştırmayın ve ortak koşmayın.
(Lokman 33)“Ey insanlar! Rabinizden sakının ve babanın oğluna,oğlun babasına hiçbir fayda sağlayamayacağı o günden de korkun.Muhakkak ki Allah ın vaadi haktır.o halde dünya hayatı sakın sizi aldatmasın.o çok aldatıcı (şeytan)da sizi Allah ile aldatmasın.
Şeytan göreve devam ediyor!!!
İBADET;
(Zaryat 56) (Ben )cinleri ve insanları ,ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Şeytanın en çok içini boşalttığı kavramlardan biriside sanırım ki ibadet kavramıdır.
Yine soralım etrafımızdakilere ,hatta koşun bir camiye oradaki imama sorun ibadet nedir ? Size bir çırpıda cevap olarak ve sanki anlaşmışlar gibi namaz ,oruç ,zekat, hac deyivereceklerdir.yine beklide en son anlamlarını söyleyeceklerdir.Şeytan hiç emekli olmuyor değil mi ? İşin kötüsü yaşlanıp yavaşlamıyor da.Nasılda beyinlerimizi iğfal etmiş öyle değil mi ?
İbadet yine bir çok manaya gelen geniş bir kavramdır.
İbadet; Boyun eğmek,itiraz etmeksizin,isyan etmeksizin itaat etmek,yüksek güç ve iktidar sahibi olan zat’a karşı baş eğmek,kendi hürriyet ve bağımsızlığından baş eğdiği otorite adına vaz geçmek ,hiçbir mukavemet göstermeden kulluk etmek,emirlere sıkı sıkıya bağlı olmak,bunun yanında kalben de bağlı bulunduğu otoritenin (sahibin) efendinin verdiği nimetlere karşı şükür ve minnet duyguları ile dolu olarak efendisinin büyüklüğüne inanması ve onun yüce makamını itiraf etmesi demektir.Ayrıca aldığı nimetlerin karşılığı olarak tüm hizmetleri boyunca durmadan efendisini yüceltir ve büyültür.Kalbinden huşu ile geçirir.
İşte bütün bunların adı İBADETTİR.
İbadet kulun efendisinin karşısında sadece başını eğmesi değil ,bilakis başı ile beraber kalbini de ona amade etmesi ile gerçek kulluğun anlamı ifade bulmuş olur.
İbadet aslında bağlı bulunduğumuz dine yani yaşam şekline uygun yapmaya çalıştığımız ve karşılığında mükafat yada ceza göreceğimize inandığımız hayatın ta kendisidir.Gün için de yapmış olduğumuz bütün hareketler ibadet kapsamına girer. Aldığımız nefes,Düşüncelerimiz, hareketlerimiz,konuşmalarımız,alış-verişlerimiz ve
Tüm hayat aslında ibadettir.
Ancak ibadet hangi güç,efendi,makam ve kanun adına yapılıyorsa o dinin ibadeti olur. Gelin örneklemeye çalışalım.
Bir ticarethaneniz var.Müşteriniz bozuk olduğunu bildiğiniz bir malı almış ve kasaya getirmiş,tam da ücretini ödemek üzere.Bu noktada eğer sizin aklınıza Allah korkusu geliyor ve Allah buna kızar diyorsanız,Hileli malı satarak Allah ın gazabından korkuyorsanız ve malı satmaktan bu nedenlerle vazgeçip müşteriyi uyarıyorsanız.Siz İslam dinine mensup ,kendine Allah ı rab ve ilah edinmiş ve yalnızca onun ceza ve mükafatını göz önünde bulundurarak haramdan kaçan ve Allah a boyun eğen,itaat eden yani ibadet eden bir kişisiniz demektir.
Bir de şöyle düşünelim;
Müşteri tam ücreti ödeyecekken sizin aklınıza Tüketiciyi koruma dernekleri geldi,sonra şikayetler ve arkasından maliyenin keseceği ceza ve millete rezil olmak kaygısı düştü.Devletin kanunlarına karşı gelip başınızı belaya sokmaktansa diyerek satıştan vaz geçtiniz.Bu sefer de sizin dininiz Demokratik,Devlet ve kanunları oldu,ibadetiniz ise o kanunlara itaat etmek oldu.
Her iki örnekte de hileli mal satışı olmazken ,malı satmaktan vazgeçiren sebepler yani kaygılarımız bizim dinimizi,yani yaşam şeklimizi belirledi.,bize yön veren ,referans aldığımız kaynak ,boyun eğdiğimiz otoritenin emir ve yasaklarına (kanunlarına) uymak da ibadetimiz (itaat etmek)oldu .
Burada önemli bir Kavramı daha devreye sokalım.Zikir.
Zikir şeytanın hücumuna uğramış bir başka kavramdır ve ibadetle çok ilgilidir. Hatta bana sorarsanız zikir ve ibadet aynı anlama geliyor desem yalan olmaz. Zikir sanıldığı gibi bir kelimeyi defalarca tekrar etmek anlamına gelmez.
Eğer zikirden kasıt; bir kelimeyi örneğin Allah ,Allah,Allah diyerek defalarca tekrar olsa idi,evimizde Allah demeyi öğrettiğimiz ve örneklerine de sıkça rastladığımız papağan ve muhabbet kuşları aramızda en çok zikir edenler olacaktı.Öyle ise bu gün bir çok papağanı cennet ile müjdelememiz gerekirdi.Oysa cennete girecek bir papağan rivayeti hiç duyulmuş şey değildir.
Zikir kelimesinin en güzel,kısa ve net karşılığını Mustafa İslamoğlu hocam veriyor
Hocam diyor ki:
“Zikir nedir bilir misiniz ? Kur’anı defalarca araştırdım ve hep aynı sonuca vardım.
ZİKİR = KAYGI ’dır.
Evet kaygı .Neyin kaygısını içinizde taşıyorsanız sizin zikriniz odur.Kaygınızı söyleyin bana size zikrinizin ne olduğunu söyleyeyim”.
Gün içerisinde ;arkadaşlarımızla beraberken ,çalışırken,ticaretimizde,eş,dost ve akrabalarımızla ilişkilerimizde,haram helal sınırlarını hep korumaya çalışıyorsanız ve Allah ın koyduğu kanunlara ters düşmemek kaygısı ile yaşıyorsanız gün boyu Allah ı zikretmiş ve ona itaat ederek Allah a ibadet etmişsiniz demektir.
Tabi ki bir de Allah ın Kur’an ile sabit kıldığı ve bizim ibadet denilince aklımıza gelen ibadetler var ki ,namaz,oruç,zekat,hac gibi;bunlarda ibadetin şekillerindendir.Allah ın yap dediği ve bizlerinde kayıtsız şartsız ve hiçbir mukavemet göstermeden ,itiraz etmeden yaptığımız kulluk şekilleridir.yani ibadettir. İçinde Allah kaygısı taşıyan insan, doğal olarak ona itaat etmenin gereği Kur’anı Kerimin de istediklerini yerine getirecektir. ve hem ona itaat ile ibadetini ,hem de ilahının emirlerini aklından çıkarmayarak onu zikir etmiş olacaktır.
Şimdi anlamamız gereken şudur ki;eğer İslam dinini seçmiş iseniz Allah ın yap dediklerini yapmak,yapma dediklerinden de uzak durmak zorundasınız.Bu sınırları çiğnememek kaygısı(zikir) ile yaptığınız hareket,aldığınız her nefes ibadet kapsamındadır. İbadet kayıtsız şartsız teslimiyet demektir.
Allah namaz kıl diyor kılıyor,Patronunuz kılma diyor bırakıyorsanız. Allah başını ört diyor,amiriniz aç diyorsa ,Allah içki içme diyor,arkadaşlarınız içmenizi emrediyorsa ,Allah rızkınıza kefil iken siz yasaklanmış olan kumarı loto ,toto,piyango,at yarışı nı geçim korkusu ile oynuyorsanız,Allah insanları öldüren katili öldürün diyor,hukuk insan hakları diyerek onu besliyor ve sizde acıyorsanız,Korktuğunuz güç,kişi,makam,mevki,kanun,yasak,özgürlük anlayışınız kimse ,kime uyuyorsanız ona ibadet ediyorsunuz demektir.
Aynı anda iki otoritenin olması mümkün değildir.Bir ülkede nasıl ki iki başbakan olamazsa ,bir şehirde iki vali,bir kasabada iki kaymakam,yada bir mahallede iki muhtar nasıl ki olmuyorsa bir dininde yani otorite olan ,kurallarına boyun eğilecek bir efendi,sahip olabilir.dolayısı ile aynı anda iki yere kul olmak iki efendinin kulu olmak mümkün değildir.Aynı anda iki dinin mensubu olmakta mümkün değildir.Her din yani yaşam şekli bir diğeri ile çatışır.
Eğer koyduğu kanunlara,haram ,helal,yasak ve özgürlüklere uyulacak iki ilah,rab olsa idi,büyük bir karmaşa çıkması gerekirdi.örneğin bir gün güneş doğudan doğar batıdan batar,ertesi gün öteki ilahın isteğine göre kuzeyden doğup güneyden batması gerekirdi.Hatta bu ilahların birbirleri ile çatışır bir ilah diğerini yok ederdi.
Günümüzde demokrasi dininin ilahları (yada ilahlık iddiasında olan yöneticileri) ,kanun yapıcı partilerinin birbirleriyle kıyasıya bir kavga içinde olduklarını,iktidara gelen gücün muhalefettekini nasılda ezdiğini yada ezmeye çalıştığını,kendisine itaat edenlere mükafatlar dağıttığı(işe sokmak,iyi yerlere tayin vs.),itaat etmeyenleri de nasıl sürgün ve benzeri cezalarla ezmeye çalıştığına birlikte şahit oluyoruz.
(Enbiya 22)eğer göklerde ve yerde Allah tan başka ilahlar olsaydı,ikisinin de düzeni bozulup gitmişti.Arş ın Rabbi olan Allah (onların nitelemelerinden)münezzeh ve yücedir.
Evet dostum her din sahibi olan yani ilahlık iddiasında bulunan kullarının başka bir dine hizmet etmesini kabul etmez.
Bakınız demokrasi dini kendi içerisinde ne kadar özgürlük derse desin Komünizm dinine bağlı olanlara yaşama hakkı vermiyor.Bir Müslüman a yaşama hakkı vermiyor. Bu gün üniversitelerde baş örtüsü takmak devletin temellerine dinamit koymakla eşdeğer tutulmaktadır,çünkü bu sistemin bu dinin sahipleri kullarının kendisine itaat etmesini ister.başka bir dine mensup olmasını istemez.insanları özelliklede kadınları sömürerek ayakta durmaya çalışan bu tür dinlerin ,insan ların şahsiyetlerini kazanıp gerçek bir ilah,gerçek bir din hem de fıtratlarına ,akıl ve yaşamaya en uygun olan İslam la tanışmasına ve kul kaybına tahammülleri yoktur.
Bir çocuk sahibi olduğunuzu düşünün.Onu doğduğu günden beri korudunuz, yedirdiniz,içirdiniz,eğitimini verdiniz.Bin bir müşkülat ile belirli bir yaşa getirdiniz.
Çocuk artık 18 yaşına geldi. Ondan ne beklersiniz. ? Bunca zamandır yaptığınız fedakarlığın karşılığın da ,onu besleyip koruduğunuz,onu eğitip büyüttüğünüz için size karşı saygılı ,itaatkar ve vefalı olmasını beklersiniz. Öyle değil mi?
Ancak çocuğunuzun size bırak saygıyı baba bile demediğini düşünün. Dışarıda tanıştığı başka bir adama baba diyor. Yada evde sizin istediğiniz kurallara göre yaşamıyor da başkalarının isteğine göre ev hayatını şekillendiriyor.
Ne yaparsınız ? Sanırım çok kızar ,çocuğunuzun bu tutumuna karşılık çok sert karşılık verir onu cezalandırırsınız.Nedeni ise evin sahibi olarak,bir baba olarak vermiş olduğunuz bunca emek ten sonra karşılık olarak ihanet değil itaat,teşekkür ve saygı beklenmenizdir. O çocuğun sahibi olarak buna hakkınız da vardır.
İşte Alemlerin Rabbi (sahibi) olarak Allah ta bizi yarattığı ,besleyip ,büyümemizi sağladığı,sağlık sıhhat verdiği,bütün kainatı hizmetimize sunmak karşılığında ilah olarak kendisinin tanınmasını ,ondan başkasından yardım dilemememizi,Allah tan başkasına itaat,şükür ve ibadet etmememizi istiyor.Bunca verdiği nimete karşılık buna hakkı şüphesiz ki var?
Bizler ise Alemleri yaratan ve her şeyin Rabbi ve bu konuma tek layık olan Allah ı kalbimize gömmüşüz. Allah ın yarattığı ve hiçbir güçe sahip olamayan ,ve Allah ın kendisine verdiğinden başka bizlere bir şey vermeye kadir olmayan kurum ,makam , yada kişileri; itaat ve saygı göstermeye daha değer bulmuşuz.(haşa)
Allah ın emirlerini evimizin içerisinde yaparken dışarıya çıktığımızda ,yada iş yerimizde ,amirlerimizi ve demokrasi dininin kanunlarını Allah ın emirlerinden üstün görmüşüz.Allah ın cehennem tehdidi ile patronun işten atarım tehdidini kıyaslamaya hatta patronun tehdidinden daha çok korkar hale gelmişiz.
Allah Halim dir.Ceza vermekte acele etmez.Söz vermiş olduğu kıyamet saatine dek erteler.
Patron ise derhal işten çıkarır,işten atar.Bu ise bize daha korkunç gelir.Peşin olan elle tutulan daha korkunç gibi gözükür bize .Sanki Allah ın vaad ettiği o gün gelmeyecek.Çocukken de hiç büyümeyeceğiz sanırız ama büyürüz .bir bakmışız ki torunlar etrafta koşturuyor.Geçen zamana bir bakın nasılda hızlı geçmiş ,gelecek yavaş geliyor gibidir.ancak o da çabuk geçi verecek ve vaad edilen o gün kimin tehdidine uysaydık daha iyi olurmuş ? öğreneceğiz.!
Bütün bunlar günü kurtarma anlayışına sahip olduğumuzdan kaynaklanıyor.
Allah ı iyi tanıyıp ;onun mükafat ve cezaları üzerinde iyi düşünmeliyiz.Feyzullah Birışık hocamın dediği gibi;insanlar kabir sorularını cevaplaması kolay kek sorular , cehennem azabını da birkaç tokattan mı?ibaret sanıyorlar.!Allah ı ve Kur anı çok düşünmeliyiz.Kimin saygıya ,itibara ve şükre daha layık olduğuna karar vermeliyiz.sonra da yalnızca ona ibadet etmeliyiz.
İlahımızın kim olduğuna karar vermeliyiz.eğer saygıya ,itaat ve itibara ve kendisinden korkulmaya layık gördükleriniz ,bu dünyada ilahlık iddia eden kendisi de yaratılmış ,aciz kullar ise ,onların makam,mevki,güç ve kudretleri geçicidir.Onlara ibadet (itaat)etmeniz hem dünyanızı hem de ahiretinizi eritir bitirir.
(Nisa 115) kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra peygambere karşı gelir,müminlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız.O ne kötü bir dönüş yeridir.
(Nisa 116) şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını affetmez.Bunun dışındaki (günahları) ise(kendi lütfünden) dileyeceğine affeder.Kim Allah a şirk koşarsa muhakkak ki uzak bir sapıklık la sapmıştır.
Evet Allah tan başkasına itibar edip korkanlar sapmıştır ve Allah kendisine ortak koşulmasını affetmez.Yok eğer ilahınız Allah ise hem dünyanız hem ahiretiniz kurtulmuş demektir.
Şeytan hayatınızı zor ve çileli gösterebilir.siz bu dünyada Allah a sığınarak ve ona ibadet ederek Allah ı kendinize dost (veli) kabul etmişsiniz demektir.Allah ı kendisine dost(veli) edinenleri,Allah da kendisine ;dost(veli) ediniyor.
Allah uğrunda ,ona kulluk yapmak ve dini yalnızca ona halis kılmak şüphesiz ki beraberinde ilahlık iddia eden minik ilahçıkların gazabını üzerinize çekecektir.ya devlet kanunları ile ya çevre gelenek görenekleri ile,ya arkadaşlar hatırları ile,yada patron iş veren havaları ile size baskı yapacak ve Allah dan başka kendilerine de itaat ve itibar etmenizi isteyecekler ,hepsi gücü nispetinde baskı yapacak tehdit edeceklerdir. Bütün bunlara dayanıp sırtını Allah a dayayanlar ise dinlenme molalarını cennette verecek gerçek kurtuluşu bedelini ödeyerek kazanacaklardır.şeytanın size gösterdiğine kanmayın Allah ı düşünün ! hem de çooooook düşünün.
Şeytanın böylesi aldatmalarından günümüz insanı çok etkilenmiştir.Gerçi tarih bu acı gerçeğin milyonlarca örnekleri ile doludur yaaa.neyse oda ayrı konu.
Bizim meselemiz kendi geleceklerimizi şeytana kaptırmamaktır.
Şeytan geleceğimizi elimizden alabilmek için türlü türlü oyunlar sergilemekte, her köşe başında karşımıza çıkıp bizi olmadık vaatler ve kuruntulara düşürmektedir.
(Nisa 120)………(şeytan) onlara olmadık vaatlerde bulunur,olmayacak kuruntulara düşürür…….
Allah ın isim ve sıfatlarında yani gücü ve kudretinde şüpheye düşmek yada o isim ve sıfatlarının(güç ve kudretinin) hepsini yada bir kısmının Allah tan başka herhangi bir kuruma ,makama,şahsa yüklenmesine şirk denir.
Şeytan Allah a giden yolda ayette de belirtildiği gibi insanları kuruntu ve hayallere düşürerek ,Allah ı şükretmeyen ve ona ortaklar koşan kulların çoğalmasını sağlamıştır.
İşin ilginci şirk suçunu işlediğimizin hiç de farkına varmadan ,cehenneme doğru yol alıyoruz.
PUTLAR;
Peygamber efendimizin yaşadığı yıllarda ki put kelimesi ağaçtan , taştan yapılan, kendisine hürmet ve iltifat edilen ,korku duyulan şefaat (medet) umulan kısacası ibadet edilen heykellere deniliyordu.
Oysa günümüzde bu tür medet umularak ibadet edilen pek fazla put kalmadı Pek kalmadı diyorum ,dikkat edin hiç kalmadı demiyorum.bu günün putları kimi zaman bir heykel,kimi zaman bir bina ,kimi zaman iki ayakları üzerinde yürüyen insanlar,kimi zaman doğa,kimi zaman doğa üstü varlıklar(cinler),kimi zaman da peşinde koştuğumuz hayaller oluvermiş.
Günümüzün LAT ve UZZA ları;
Aslında hepimizin bilerek veya bilmeyerek peşinde koştuğumuz ve tövbe etmeden gidersek Allah ın hiç affetmeyeceği içimizde yaşattığımız ve ben saydıkça bu damı putmuş ? diyeceğiniz bir bölüme geldik.şirk mevzusunu örnekleyerek sanırım yeteri kadar anlattık şimdi aklımıza gelen birkaç örnek ile de putları anlatacağız .artık asıl görev size düşüyor.Çokça düşünüp bizim söylemediğimiz yada yeni çıkacak bir puta karşı önce onu tespit ve sonra ona karşı direnmek ve mücadele etmek görevi size düşüyor.
HAYDİ PUTUMUZU KIRALIM
GELECEK PUTU; (MİDE PUTU)
( Hud 6) yeryüzünde yürüyüp de rızkı Allah ait olmayan hiçbir canlı yoktur…......
( Sebe24)Deki; göklerde ve yerde sizi rızıklandıran kimdir?Allah dır de?
(Mülk 21)eğer O (Allah size verdiği )rızkını tutsa.Şu size rızık verecek olan kimdir?Kafirler ancak bir aldanma içindedirler.
Günümüzün en büyük putu gelecek putu,diğer adı ile mide putudur.Aç kalmak korkusu ile ne kadar ömrümüz kaldığını bile bilmeden yıllarca çalışır ,didinir,biriktirir kimseye de zırnık koklatmayız.
Çokça söylenen ata sözlerimiz de vardır aslında kefenin cebi yok gibi.Hiç ölmeyecek gibi dünyaya asılır her şeye sahip olmak isteriz.
Sahip olduğumuz işi kaybetmek korkusu,kaybedersem aç kalırım korkusu,şeytanın en büyük kozu dur.Allah ın bizlerden istediği bir çok şeyi şeytanın verdiği kuruntular nedeni ile gelecek putuna(mide putuna) kurban ederiz.
Örnekleyelim hepimiz sıkça görür yaşarız ve muhtemelen bunlardan biride sizsiniz.
Büyük bir şirkette yada devlet dairesinde çalışıyorsanız bilirsiniz. Örneğin Allah ın emri olan namaz ibadetini bizi fişlerler,işten çıkarırlar korkusu ile terk ederiz.Çalıştığımız yerin hakim güçleri sol eğilimli ise muhtemelen Allah ın ismini bile ağzımıza almaz,Din vijdan işidir,Allah ile benim aramda olan bir şey diyerek içimize gömeriz.Eğer bayan iseniz Allah ın örtünme emrini evinizden işyerinize kadar uygular sanki iş yerinizde Allah ın emirleri geçerli değil sanki iş yerinizde basir olan yani her şeyi gören Allah sizi orada görmüyormuş gibi başımızı açarız.Bütün bunlar gelecek kaygısı,rızık endişesi ile yapılan ve Allah a rağmen işimizi kaybetmemek adına mide (gelecek)putuna yapılan itaat (ibadetler) dir.
.Bilsek ki o çalıştığımız işi bize nasip eden Allah dır .bilsek ki o istemese bizi işten sebepsizde atarlar.yani bütün işler onun katındandır bu puta asla teslim olmaz Allah ın emrini üç beş yüz milyona değişmeyiz
Gelecek putuna öylesine ima etmişiz ki.aç kalmak korkusu ile insanlar inandıkları bütün değerleri hiçe sayıyor ve bu putu yaşatmaya çalışıyorlar. inançlarımızdan verdiğimiz tavizler bir yana şeref namus gibi kavramlar da bu puta kurban edilenlerden.Açlık korkusu yaşlanınca ne yaparım endişesi kadınlarımızın vücutlarını pazarlatmaya bile yetiyor.hatta erkekler geleceklerini kurtarmak pahasına damızlık öküzler gibi yapmadıkları iğrençlikler kalmadı.pardon öküzler iğrençlik yapmazlar .ama ya insanlar.?
Bütün bunların temelinde şüphesiz ki her şirk (ortak)koşmada olduğu gibi cehalet yatıyor.bizi yaratan Allah ı tanımamak yatıyor.
NAZAR PUTU(Nazar boncuğu,at nalı,tavşan kulağı)
Bu putu özel bir başlık altında açıklamıştık.
YATIRLAR(TÜRBE PUTU)
Bu putu özel bir başlık altında açıklamıştık.
ÇEVRE PUTU (ELALEM NEDER PUTU)
Bir başka büyük putta el alem ne der putudur.
Bu konuya verilecek o kadar çok örnek var ki insan içinden seçemiyor vallahi. Biraz düşündüğümüzde ve beklide kendimize bile baktığımızda bu putun varlığını keşfedebilirsiniz.Dikkat çünkü en yaygın put dur.
Bir Müslüman yaptığı her işte ,söylediği her sözde Allah ın rızasını gözetmek zorundadır.Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberimiz Mekke den taif şehrine islamı tebliğ etmek için gittiğinde oranın insanları tarafından taşlanmış dı.Öylesine zorlu bir gün yaşamıştı ki, eli ,yüzü ve ayakları kanlar içerisinde kalmıştı.Taif şehrinden ayrılırken yaptığı dua bana bu puta karşı öylesine uyarıcı bir etki yaptı ki.
Resulullah efendimiz üstü başı kanlar içerisinde ellerini rabbine açmış.
“Allah ım eğer sen bana kızmadıysan başka hiçbir şeyin önemi yok” diyordu. Evet taşlanmış olmak ,onca insan tarafın dan kınanmış olmak ,her kez in ortasında rezil olmak,üstü başı paramparça olmak,onca yorgunluğun üstüne böyle bir davranışla karşılaşmak, hem de Allah ın peygamberi iken insanlar ne derdi? Peygamber efendimiz için elalemin ne dediği değil Allah ın ne dediği önemliydi.ve o duasında bunu kanıtlıyordu.Sen bana kızmadıysan başka hiçbir şeyin önemi yok.Bu söz elalem ne der , çevre ne der putuna vurulan en büyük darbedir aslında.
Her Müslüman bir iş yaparken ,giderken ,gelirken zikir(Allah kaygısı)ile dolmalı ve ben bu hareketi yapıyorum ama Allah bundan razı olur mu? Yoksa bundan dolayı bana kızar mı? Diye düşünmelidir.
Oysa bizler Allah tan çok çevre ne der ,elalem ne der putuna itibar eder hale gelmişiz.Allah a göre değil de elaleme göre yaşar durumdayız.
Bir bayan kardeşimiz örtünmek istiyordu ancak insanların tepkisinden , akrabalarının ve arkadaşlarının ne diyeceğinden ,kendisini kınamalarından ,korkuyordu. Ve çevresinin etkisi ile kapanmaktan vazgeçti.bel ki yüzlerce açık bayan tanıyorum kapanmayı çok istemesine rağmen elalem kapanınca ne der diyerek bu putun kurbanı oldular ve Allah ın emrini çiğnemeye de devam ettiler.
Bir başka arkadaşımda sünnete uygun olarak sakal bırakmak istiyordu. “Bilmeyenler için sünnete uygun sakal demek;bıyıkların kısaltılmış ağza girmeyecek şekilde kısa ve sakalların kendi haline bırakılmış şeklidir.”Fakat bu kardeşim de insan lar içinde ilgi çeker ,dinci,yobaz,radikal yada daha gençsin oğlum ihtiyarlayınca,yakışmıyor derler ve kınarlar,ayıplarlar diye sakal bırakamadı,ama hayvan sakalı olarak anılan bir sakal şeklini keçi sakalını çevre putu sevdiği için bıraktı.elalem memnundu elalem putu da!!!!!
Bir başka arkadaşımızda evleniyordu .Kendi beş vakit namazlı derler ya (ne demekse.Müslüman san mecbursun zaten beş vakit namaza) işte tam öyle bir kardeşimizdi.Allah tan korkar ibadetlerini Allah ın emirlerine göre yerine getiri di.Gün geldi evlilik zamanı,düğün dernek meselesi kapıya dayandı.tabi kapıda elalem putu da vardı.İçkinin haram olduğunu bilmesine ve üstelik ailecek islami hassasiyetlere uygun yaşamalarına ,rağmen adetler böyle içki koymaksak her kez bizi kınar ,içkisiz düğün mü?olur diyerek allahın emrini çiğnedi.meğer düğüne gelen giden masaya bir şişe içki bile koyamadı diyerek onları kınarlarmış(ayıplarlarmış) Allah ın kınaması dogal olarak elalem ne der putunun kınamasının gerisinde kalıverdi.ve daha az önemli oluverdi.
Dedim ya siz kendinize elalem neder putunu sorsanız günde hiç değilse on defa bu putla karşılaşırsınız da farkında değilsiniz.ben karşılaşmıyorum diyen kardeşlerimize ufak bir hatırlatma babında;her sabah sokağa çıkarken bile elalem neder ,çevre ye rezil olmayalım diyerek saçınızı düzeltirken bile aynadan çevre putu kimbilir kaç defa gülümsüyor halinize ne dersiniz?
Bu örneklerle anlıyoruz ki insanlar Allah tan korkacaklarına çevreden korkuyorlar. Allah ın kınamasından değil ,elalemin kınamasından korkuyorlar.Allah için milletin isteklerini terk edeceklerine ,elalem için Allah ın istediklerini terk ediyorlar. Ne diyebiliriz ki tövbe etmezler ise söylenecek tek bir şey var yazık! Hemde çok yazık.
(Maide 54)ey iman edenler;içinizden kim dininden dönerse ,Allah müminlere karşı alçak gönüllü,kafirlere karşı onurlu ve şiddetlidir.kendisinin onları seveceği onlarında kendisini seveceği bir topluluk getirir ki,Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar……
(ısra 39) bunlar rabbinin sana vah yettiği hikmettendir. Allah ile beraber başka ilah edinme .Sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.
KARİYER PUTU
(Zaryat 56) (Ben )cinleri ve insanları ,ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Ahirette Allah ın karşısıda saf saf olduğumuz gün “doktorlar sağa,kaymakamlar sola ,profesörler ve millet vekilleri üst locaya ” diye bir ayırım yapılmayacak. O gün her kez Allah a kul olduğu kadarı ile ikram ve muamele görecek.
Sünnetullah gereği tabiki okumak ,araştırmak,çalışmak gereklidir.Bunlarla beraber elbette makam mevki,para,pulda Allah ın dilediği kadarı ile gelecektir.Ancak bütün bu makam ,mevki,şan şöhret amaç değil bizi Allah ın rıza sına götürecek yolda , ahiretimizi hazırlamamızda araç olacaktır .olmalıdır .
Dünyada ki en büyük hedefimiz yemek içmekten bile önce iyi bir Müslüman olmak Allah ı razı etmek olmalıdır.Ayette dediği gibi bu dünya ya sadece Allah a ibadet etmek için geldiysek ,buna iman ettiysek bir makam ı elde etmek için yada ne bileyim bir okulu bitirebilmek için dinimizin gereklerinden değil,okuldan yada makam dan fedakarlık etmeliyiz.hareketlerimizi Allah yönlendirmeli arzuladığımız ve kendimizi görmek istediğimiz makam değil.
Allah bizden profesör ,doçent,vali,öğretmen yada devlet memuru olmamızı istemiyor kendisine kul olmamızı istiyor. Ahirette bize diplomalarımız,doktora ,mastır yada sertifikalarımız sorulmayacak.Bize Kur ‘andan sorulacak.Onu ne kadar yaşadığımız sorulacak,ona ne kadar uyduğumuz sorulacak.Kur’andan ,Allah ın emirlerinden taviz verip vermediğimiz sorulacak.verdiğimiz tavizlerin cehennem ateşine girilecek kadar değerli olup olmadığı sorulacak.
Durum böyle olunca bir kurbağanın anatomik yapısından önce bizi cehennemden kurtaracak ve cennete götürecek ayetleri öğrenmemiz gerekiyor sanıyorum ne dersiniz?
Ancak görüyorum ki durum hiçte öyle değil.İnsanların kariyer putuna olan ilgi ve hürmetleri onun için yapmış oldukları fedakarlık ve itaat Allah a yapılan dan kat kat fazladır.örneğin yine bir bayan öğrenci sırf bir diploma hem de A4 boyutunda kuşe kağıda basılmış basit bir kağıt parçasına sahip olabilmek için Allah ın emirlerini dört seneliğine rektörün emirleriyle değiştirmiyor mu?Dört seneliğine Allah ın emirlerini tehir edip pas geçip rektöre itaat ederek ne yapmış oluyor.?(bakınız rab edinme )Bunu neden yapıyor diploma için mi?Toplum içinde bak bu kız üniversite bitirdi demeleri için mi?Yada okul sonunda isminin önüne eklenecek mühendis ayşe hanım,doktor ayşe hanım,uzman ayşe hanım denmesi için mi
Allah ın emrine boyun eğip Müslüman ayşe hanım,mümin ayşe hanım,muvahhid ayşe hanım denmesi acaba yetmiyor mu?yada daha mı soğuk görünüyor?
Toplum içinde itibar kazanmak, saygın bir yere sahip olabilmek,Allah katında itibar sahibi olmaktan daha mı hoş gözüküyor ne?
Kadınlarımız okumasın anlayışını savunmuyor,tam tersine mümin olmak isteyen her insanın sonuna kadar okumasını ve özelliklede kadınlarımızın okumasını ısrarla söylüyoruz.çünkü neredeyse 18 yaşına kadar bu toplumun her bireyi tek tek bir kadının elinden geçmektedir.Aslında toplumlar kadınların eseridir desek yeridir.tabi ki bu günkü halimizin tüm suçunu kadınlara yüklemeye çalışmıyoruz yanlış anlaşılmasın.
Bu kadar önemli bir yeri olan kadınlarımızın cahil kalması kadar korkunç bir şey olamaz. Ancak Kur’an cahili olması kadar ,yaratanına karşı cahil ve umursamaz kalması kadar da korkunç bir şey göremiyorum.
Bayan kardeşlerimizin yaşadıkları bu imtihanın ne kadar zor olduğunu hepimiz görüyoruz.Zor olmasa zaten imtihan olmazdı. Ancak Allah ın emirlerinden taviz vererek kapan emrini açıl emriyle değiştirmek ahirette ki karnemizi ne duruma düşürüyor söyler misiniz.?
“Okul bittikten sonra kapanırız.Müslümanlardan da doktor,avukat olmasın mı?”
1- Okul bitene kadar ömür garantiniz var mı?
2- seni başörtülü okula almayan zihniyet,hastanesine doktor ,adliyesine avukat olarak alır mı?
3- Allahın karşısında hesap verirken “kapan” emrine uyup uymadığına bakılacak sence Allah çiğnemiş olduğun bu emre karşılık seni maruz görür mü?
4- Çiğnenen ayetlerin hükmüne karşılık cezada öğrenci indirimi var mı?
Okuyun sevgili bacılarımız ,okuyun . Allah da okuyun demiyor mu ?okuyun ama Allah size Allahın ayetlerini okuyun diyor.çocuklarımızı rablerine götürecek yolu ,bizi cennete götürecek yolu ,hayatı, şeytanın hilelerini ,şeytanın özelliklede kadınlarımıza attığı zarfları okuyun .Okuyun ve sağlıklı bir ümmet yetiştirin Allah için.böylelikle hem siz hem de bu ümmet kurtulsun olmaz mı?
Toplum içinde saçlarınızın ahenkle dansetmesi ile değil, kadının ve özellikle Müslüman kadının onuru il tanının ne olur.
Özel bir şirkette yada yine bir devlet kademesinde sahip olacağımız makam mevki yi bırakmamak yada daha bir üst rütbeye terfi etmek için Kur’an ve sünnet ten yaptığımız fedakarlıkların hangi birini sayayım ki.
Nedense Allah için fedakarlık yapmak varken herkez Allah ın hakkından bir şeyler kısmaya ,koparmaya çalışıyor.ne dersiniz?
Doçentlik ten Prof’luga geçmek için yıllarca çabalayıp en son vermiş olduğumuz onlarca tavizden sonra o makama gelenlerin dini anlamda üzerlerinde ne kaldığı hepimizin gözleri önünde cereyan ediyor.Dikkat ediyor musunuz.? Allah adamı hem şaşı hem kel eder, sonrada milletvekili….! haberiniz olsun( Allah muhafaza.)
Ahiretine karşılık dünyasını satanlar ne kadar az.Oysa Allah katında üstünlük takva dadır diyor Kur’an.
Örneğin;
Profesörlük yerine kariyer olarak kendinize Şehitliği hiç düşündünüz mü?
Kaymakam yada mühendislik yerine Sıddıklığı,
Devlet memurluğu yerine Muvahhid olmayı,
Mastır yada doktora yerine Salih bir kul olmayı
Ne olursa olsun Allah ın emrini çiğnetmemeyi erteletmemeyi,
Ve makam olarak CENNETİ hiç düşündünüz mü?
GÖSTERİŞ PUTU;(moda putu-nefis putu-lüks putu)
(Isra – 37 ) ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme !Çünkü sen ne yeri yarabilir,nede boyunca dağlara erişebilirsin.
(Nahl -29) öyle ise içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemim kapılarından girin.!Artık kibirlenenlerin kalacakları yer ne kötüdür.
Gösteriş putunun bir çok görüntüsü var etrafımızda.Haydi şöyle bir öz eleştiri yapalım,İster aynaya bakalım,ister yaşantımıza.Bakalım neler göreceğiz.
Bize lazım olan ayağımızı yerden kesecek mütevazı bir araba.ikinci el ,fiyatı da beş,altı milyar civarında.Zaten paramızda o kadar.Peki biz ne yaparız.Cakamız bozulmasın diye yirmi milyarda bankadan kredi çekeriz,hem de haram olduğunu bile bile yirmi beş milyarlık sıfır araba çekeriz evimizin önüne.Eeee mahalleli araba görsün. Düğün salonu gibide seslendirme yaparız ki mahallenin kızları da görsün.Eski jantlarını da çelik parlak jantlarla değiştiririz ki mahallenin arabasız gençleri çatlasın ölsün. Gösteriş putunuz sağ olsun yeter.
Her birimizin gardırobunda bir mağaza açacak kadar kıyafet vardır.İhtiyaç demeyin,bir hadi iki pantolon yada etek ihtiyaçtır.on tanesi ne demek oluyor.? Ben söyleyeyim.İki gün üst üste aynı kıyafeti giyersen karizma yerlerde sürünüyor anlamına geliyor.ve tabi ki gösteriş putunuz size tebessüm ediyor.
Yeni çıkan takıları gördünüz mü?Hani şu son çıkan pop starın taktığı.Çok moda, kafanıza bir delik açtırıyorsunuz.! O teli de kafanıza geçiriyorsunuz.!Böylelikle moda ya uymuş oluyorsunuz.Kimin ne dediği.!!!Hatta yakışıp yakışmadığı bile önemli değil,Çünkü siz moda putuna uyuyorsunuz
Bu aldığım kazak,şu aldığım ayakkabı ,hani reklamlarda varyaaa..İşte oradan aldım.Çok pahalı ama olsun çok kaliteli.Eeee lüks putu bu belli.
Rabbül Alemin.
Rab kelimesini açıklarken anlatmaya çalışmıştım.ne demekti ?Alemlerin sahibi .
Alemlerin içinde ne varsa her şeyin sahibi .onları besleyen ,sahip oldukları her şeyi veren Malikül Mülk.yani mülkün de tek sahibi.sahip olduğumuz her şeyin asıl sahibi.Allah ın bize verdikleri ile neler yapıyoruz değil mi ?
Hani derler ya ;Elin malı ile ele hava atıyoruz.İşte aynen öyle.Alemlerin rabbine ait ve bizlere geçici olarak bir sınav sorusu mahiyetin de verilen ve bir gün bize verilen bunca nimeti nerede nasıl kullandığımızın hesabını vereceğimiz nimetlerle neler yapıyoruz ? Söylenecek o kadar çok şey var ki .Sessiz kalıp söylememek belki düşünmeniz için ve kendimizi düzeltmek için daha hayırlı olur.
Allah ın verdiği güzellik,boy-pos,mal-mülk,nasip olan makam-mevki ile nasıl övünebiliriz ki ?
Düşünün. Babanız size arabasını emanet olarak veriyor.Bir süre kullan sonra geri alırım diyor.Sizse emanet olarak aldığınız,size ait olmayan arabayla etrafa hava atmaya çalışıyorsunuz. İlginç…!
Kızlarımıza bir bakın .Erkeklerimize bir bakın .Kendilerinin elinde bile olmayan güzellikleri yada yakışıklılıkları hakkında nasıl da kasılıp duruyorlar.Nasıl da övünüyorlar. Sokaklarda salına salına kendilerini sergileme yarışın da bulunuyorlar.
Oysa Onların bu güzelliğini yaratan MÜSAVVİR olan (en güzel şekil veren)Allah övülmeye layık değil mi?Bizlere kendi hazinelerinden nasip ettiği mal-mülk ile övülmeye layık olan yine Allah değil mi? Bizler Allah ın izin vermediği hangi şeye sahip olabilir ve bunun ile övünebiliriz.HAMİD(her türlü övgüye layık olan) Allah değil mi?
İsminden belli.Aslında hepiniz çok iyi tanıyorsunuz bu putları .ya gerçekten görmüyor,yada görmezlikten geliyorsunuz.Her şeyi söylemeye kalksak bizi on uncu köyden de kovacaklar.Doğrusu gidecek yer kalmadı,Sizin bildiğiniz gidecek bir yer kaldıysa Söylemeye devam edebilirim.
HER KEZ BÖYLE YAPIYOR PUTU;
BENCE PUTU;
CEHALET PUTU;
Tembellik putu;
Tembellik ve miskinlik yüzünde hiç araştırmadığımız dinimizi;Çevremizden duyduğumuz,dede korkut masalı gibi olmuş lu ,bitmiş li hikayelerle süsleyerek, her kez nasıl yapıyorsa öyle yapmak,her kez nasıl inanıyorsa öyle inanmak,doğruluğunu hiç araştırmamak,okumamak,üşenmek ,bilmediğimizi bilmemek,işin daha kötüsü, bile bile bilmediğimizi bilmemize rağmen her kez öyle diyor diye öylecenek kabullenmek, bu putların büyümesi ve varlığını sürdürmesine sebep olmuştur.
Toplumdan ayrı düşmemek ve tabi ki işimize gelmesinden dolayı bir çok şeye her kez öyle yapıyor diyerek geçiştirir ve böylelikle içimizi rahatlatmaya çalışmaz mıyız?
Mesela Allah namazı günde beş vakit kılmamızı emretmektedir.Ve namaz konusuna yüce Allah ve resulü öylesine önem vermektedirler ki; Allah Kur’anı Keriminde neredeyse her konu bitiminde ,her uyarının başında veya sonun da defalarca namazı emretmiş,kendisine Müslüman ,mümin,muvahhid diyenlerin birinci özelliklerinin namaz olduğunu emretmiştir.Allah resulü ise “namaz kılmayan bizden değildir.Namaz kılmayanın dini yoktur.Namaz dinin direğidir” gibi hadisleri ile namaz kılmayanların İslam dairesinin dışına çıktıklarını söyleyerek,namazın önemini belirtmişlerdir. Evet namaz olmazsa olmazlardan dır .Ancak çevremizde görüyoruz ki CUMA MÜSLÜMANLARI olarak gelişen bir nesil vardır.Tıpkı Hıristiyanların Pazar ayinleri , Musevilerin Cumartesisi gibi bizim de Cuma günlerimiz olmuş .Cuma namazı kılınca mesele bitivermiş?Sorduğun da her kez öyle yapıyor kardeşim şimdi bunların hepsi yanlış mı yapıyor? cevabını alıyoruz.el-Cevap; evet yanlış yapıyorsunuz .
Bir çoğu da “evet namaz kılmıyorum içki içiyorum,kumar oynuyorum ama kalbimiz temiz kardeşim Allah kalp temizliğine bakar” demiyor mu?vallahi evlere şenlik.
Allah ve resulü; inanmayanları ,imanında dürüst olamayanları ,Allah ın emir ve yasaklarına uymayanları necisi (pislik)olarak nitelendiriyor.ve onlarla dostluk kurmayı yasaklıyor.Güya insanlık ,Güya sevgi adına onlara bence İslam sevgi dinidir .Allah insanlar arasında ayrım yapmaz .bütün insanlar güzeldir diyerek Allah tan daha çok sevgi gösterisinde bulunmak .Bence diyerek aklımızı ön plana taşımak hangi puta hizmet oluyor söyler misiniz?
Televizyonlarda izliyoruz ,özellikle her kurban bayramında Allah ın kurban emrine karşı katliam diyenlerin halini.
Allah bence hayvan katliamını emretmez diyen Ku’an cahili Bence uzmanlarını.
Allah ın emir ve hikmetlerini düşünmeden iptale kalkışanları
ve hemen arkasından elhamdulillah bizde Müslümanız diyenleri.
Elhamdulillah bizde Müslüman ız ama bence bu böyle olmalı diyen Elhamdulillah Müslümanlarını
Hepimiz izliyoruz Allah a hem küfredip hem de onu çok sevdiğini söyleyerek insanları aldatan cahilleri,
Elhamdulillah müslümanız ama şeriata da karşıyız diyen ahmakları
Bir ara televizyon kanallarından birinde,halkla yapılan röportajları izliyordum. Halka sorulan soru şuydu;En sevdiğiniz sanatçı kim ?ve neden çok seviyorsunuz ?
Cevaplar değişik değişik geliyor du ,doğal olarak
Barış Manço yu seviyorum.Çok ahlaklı iyi müzik yapıyor,
Tarkan ı seviyorum çok yakışıklı vesaire
Ama bir tanesi vardı ki; toplumun nasılda dininden bir haber,ne kadar Din cahili , bir o kadar saf,ilim ve mantıktan uzak olduğunu gösteriyordu.
Kendisine mikrofon uzatılan vatandaş Allah ın sapık olarak ilan ettiği Homoseksüel bir sanatçıyı çok sevdiğini nedeninin ise o homoseksüelin sanatçılar arasında ki en inanmış ve en Müslüman sanatçı olduğunu söylüyordu.Onun ağzından besmele hiç düşmez diyordu.
O Müslüman ! homoseksüel sanatçıyı hepiniz iyi tanırsınız.
Hani meyhanelerde şarkısına başlamadan önce, kendisine ikram edilen Rakıyı besmele çektikten sonra sonuna kadar içip elhamdullilah diyen ve kadehini kıran, hani kendisi gibi aynı cinsten genç erkeklerle beraber poz verip Allah mutluluğumuzu bozmasın inşallah diyerek zinasını kamu oyunun bilgilerine sunan kişiden bahsediyorum, şu meşhur yılların topu canım anlayın işte . birde bize tazminat ödetmeyin durup dururken.
Düşünün şimdi Kur’an ı Kerimde lut kavmi diye bir milletin adı geçer.Bu kavim helak olmuş bir millet tir. Allah Lut kavmini neden helak ettiğini ise şöyle açıklıyor.
( el-Araf 80) Lut uda (kavmine gönderdik)hani o kavmine “sizden önce alemlerin hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz.?demişti.
(el-Araf 81)çünkü siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz.Hayır siz çok ileri giden bir kavimsiniz.
(el-Araf 83)bunun üzerine bizde hem onu(lut peygamberi)hemde ona inananları kurtardık.ancak karısı müstesna çünkü o da helak edilenlerden oldu.
(el-Araf 84)ve onların üzerine bir (azap)yağmuru indirdik.bak ki günahkarların sonu nasıl oldu.
Bu ayetlerden habersiz vatandaş Bir koca milletin helakine vesile olan suçu işlemesi ile meşhur sanatçıyı ağzından Allah kelimesi düşmüyor diye Müslüman olarak kabul ediyor .ve bırakın nefret etmeyi sevgisini hassaten belirtiyor.Bu bence putunun , cehalet putunun,göstergesi değil de nedir?
Allah bizden zengin olanlara hac a gidiniz diyor.Bazı sivri zekalılar bunun bir emir olduğunu unutup bence hacca gitmek yerine fakirlere yardım etmek daha iyidir diyebiliyor.fakire yardım ayrı bir emir,hac ayrı bir emirdir .maalesef Kur’an yerine aklına danışanlar bence putunu aşamadıklarından bu büyük suçları işliyorlar.Daha dikkatli olmalıyız.Daha çok okumalıyız.
Aramızda bazıları da var ki ,onlar gerçekten de bilmedikleri din hakkında kesinlikle tartışmaya girmeyen dine saygılı saygısızlardır.neden saygılı saygısızlar dır diyoruz.?Çünkü onlar gerçekten bilmedikleri Allah ve din hakkında yalan söylemek ten bence deyip akıllarına baş vurmaktan kaçınırlar.ama biz onlara saygısız dedik.çünkü aynı zamanda hem Allah a hem de kendilerine saygıları yoktur.Bu kadar önem ve değer verdikleri Allah hakkında bilmediklerini konuşmaz iken bilmediklerini öğrenmeye ve cehaletlerini gidermeye çalışmazlar.Bu kadar önem verdikleri Allah ın ne dediğini kale bile almaz merak bile etmezler.Eeee saygı adı altında hiç düşünüp tartışmadıkları ve sorgulamadıkları için,gidişatları yine diğerleri gibi cehennem istikametinde olmaktadır.
Evet her kez gibi yapmak çevrenizin takdirini toplar yada ilgi çekerek dışlanmanızı önler belki ama Allah ın ilgisini ve takdirini toplamaz.İşin kolayına kaçayım derken evdeki bulgurdan olur Allah ın rızası yerine uyduruk kuruntu ve vesveselerle şeytanın bir numaralı adamı olursunuz.Yani sizde bence putunuzla,cehalet putunuzla,her kez öyle yapıyor putunuzla,akıl putunuzla beraber cehennem odunu olursunuz.
ALLAH AFFEDER PUTU;
Biliyorum hepiniz şöyle diyorsunuz;Böyle de put olur mu?Evet olur.Zaten bu putu da ben yapmadım ki.siz yaptınız.
Şeytanın vesveselerine uyarak hem her türlü günahı işlediniz,sonrada Allah ın affediciliğine sığınarak cenneti istediniz.Şeytanın emirlerini dinlediniz,Allah ın emirlerini yapmak size zor geldi ama ölüm yaklaşınca onun isim ve sıfatlarına sığınıp cehennem korkusu ile imdat dilen diliniz.
Cehennemde bir süre yanar sonra cennete gireriz diyenler cehennem ayetlerini bir kez daha okumalıdırlar.
Bakınız lütfen ,her birimiz işimize geldiği zaman yada yapmakta zorlandığımız bir dini vecibede Allah affeder inşallah diyerek hiç yüzümüz kızarmadan o günahı işlemeye devam etmiyor muyuz?
Namaz kılıyor ,oruç tutuyoruz ama faiz yemekten geri kalmıyoruz.Faiz yiyenlere Allah ve resulü savaş açmıştır ayetini görmezlikten gelip ;nasılsa Allah çok affedicidir bunu da affeder diyerek Banka banka dolanıyoruz.
Geçenlerde bir camiden namaz kılmış çıkıyorduk.Beni tanıyan; Almancı diye tabir ettiğimiz yurtdışından emekli olmuş varlıklı bir amca ,namaz çıkışında yanıma gelerek “sana danışmak istediğim bir konu var yeğenim hele bir dur dedi.”
Bende merakla “buyur amca hayırdır inşallah” dedim.ticaretle uğraştığım ve İslam i hassasiyetlere sonuna kadar dikkat ettiğim için insanlar ve özellikle Müslümanlar bana ve arkadaşlarıma karşı sevgilerini teveccüh edip gösterirler.bu amca da bu sevgi ile bize itibar edenlerden,amca söze devam etti
Evladım sen Müslüman ve sözüne itibar edilir bir çocuksun,sana güvenirim çünkü sen adama kazık atmasın.Biliyorsun ben Almanya dan geldim ……şu..kadar param var.evde saklamam mümkün değil .zaten beklettikçe de zarar ediyoruz.bende karar verdim bankaya atayım hem çaldırmaktan korkmama gerek kalmaz,hem de bir kaç kuruş faiz alır para kazanmış oluruz.seneye hac parasını da biriktirmiş oluruz.
Benim senden istediğim;Sen Müslüman adamsın yalan söylemezsin diye düşündüm.Bilse bilse sen bilirsin dedim de danışmaya geldim .Paramı hangi bankaya yatırayım aslanım.
İnanın attan düşmüş başbakan gibi şaşakaldım.şok geçirdim.aklımı yitirdim desm yalan olmaz.ama çabuk kendime gelip aldım sazı (sözü)elime başladım çalmaya (kızmaya)
Amcaaaa amca;
Deveye neren eğri demişler nerem doğru ki demiş
Bana Müslüman diye itibar edip Yahudi muamelesi ediyorsun bu bir,ikincisi şu camiden beraber çıkmadık mı?bak Allah için ,Allah emrettiği için namaz kılan sen, Allah ın yasakladığı faizi yemeyi nasıl düşünüyorsun ? Allah Kur’an da hiçbir suça,zina edene
Kumar oynayana bile faiz yiyenlere dediği gibi Allah ve resulü savaş açmıştır diye bir tabir kullanmıyor.Sen nasıl olurda faizden gelecek küçücük bir menfaat karşılığında ahiretini tehlikeye atıyorsun anlamam mümkün değil.dedim ve faiz ile ilgili şu ayeti okudum.
(bakara 275)faiz yiyenler ancak şeytanın çarpmaktan dolayı kendilerini sar’a ya düşürdüğü kimse gibi (kabirlerden)kalkarlar.Bu onların “alış-veriş te ancak faiz gibidir demelerindendir.Halbuki alı-veriş helal faiz haram kılınmıştır.Bundan böyle kime rabbinden bir öğüt gelir de (faizden) vazgeçerse geçmiş kendisinindir.İşi de Allah a aittir.kim (faiz yemeye) dönerse onlar da cehennemliklerdir. Orada ebedi kalıcıdırlar.
(bakara 278)ey iman edenler Eğer müminler iseniz Allah tan korkun ve faizden arta kalanı da bırakın.
(bakara 279)Şayet yapmaz(faizi bırakmaz)iseniz Allah ın ve resulünün size savaş açtığını bilin…..
Amcam bunca anlattığım ve okuduğum ayetten sonra bana ne dedi biliyor musunuz?
Allah affetsin inşallah.Ne yapalım mecbursun oğlum yoksa paran durduğu yerde eriyip gidecek .Allah affeder .!!!! affeder ?
Dedim ki amcaaaa Evet Allah affedicidir ama bile bile günah işleyeni affetmez. Bilmeden yanlışlıkla yapılan müstesna.Ancak siz Allah ın afüv(affedici) olduğunu bilerek affına sığınırken Allah ın Kahhar (azap eden) olduğunu neden hatırlayıp ta sana azap etmesinden çekinmezsin. Allah bir deha yapılmamak üzere tövbe edilen günahları dilediğine affeder.Sense kurnazlıkla çıkarlarına Allah ın affediciliğini kalkan yapmak istiyorsun. Derhal tövbe et ve Kur’an oku . Allah sen den ne istiyor bir bak.Ve dua et ki rabbim idrakini açsın.
Amcam maalesef memnuniyetsiz bir surat ifadesi ile istediğini alamadan yanımdan ayrıldı gitti.Bir deha da hiç görüşmedik Beni gördüğü zaman yön değiştirir oldu .Anladım ki dua etmemiş ,İdraki de açılmamış.şeytanı ve şeytanın günaha götürür ken verdiği Allah affeder sen günahını işle vesvesesi ile baş başa yaşamaya devam ediyor.Ne diyelim Allah affeder ……………mi acaba?
Bazı kardeşlerimiz.
Oruç tutuyorum ama namaz kılamıyorum ! Allah affetsin…!
Namaz kılıyorum ama başımı örtemiyorum ! Allah affetsin..!
Başımı örtemiyorum çünkü çalışıyorum,emekli olunca inşaalah Allah affetsin…!
Öğrenci olduğum için yapamıyorum Allah affetsin….!
Memur olduğumuz için ,emir böyle ne yapalım Allah affetsin…!
Allah affetsin…! Allah affetsin…! Allah affetsin…! Allah affetsin…!
Siz Allah ı affetme kurumu mu sanıyorsunuz ?
Unutun . kesinlikle unutun .
Bile bile günah işlemeye devam ederseniz,
Allah tan sakınmaz Kur’an okumaz,aklınıza danışıp bildiğinizi okursanız,
Bir daha yapmamak üzere günahlarınız dan tövbe etmez iseniz,
Unutun Allah ın afüv olduğunu .Unutun affedici olduğunu.Bilin ki Allah sizi affetmez.ve hatırlayın ki Allah aynı zamanda KAHHAR dır.Kahredicidir.Azap edicidir.İntikam alıcıdır.
Biri bunu size hatırlatmalıydı ben görevimi yaptım
ÖZGÜRLÜK PUTU;
“Ulan Ne kadar put varmış kardeşim” demeyin ,bunlar ancak benim aklıma gelenler ,daha neler var neler.
Özgürlük yine şeytanın insanları kandırmak ve Allah a isyana sürüklemede kullandığı bizim de itibar ettiğimiz bir kavramdır.
Oysa bilmeliyiz ki biz Müslümanların özgür olma şansı hiç yoktur.Çünkü biz LA İLAHE İLLA ALLAH derken daha baştan alemlerin rabbine kul ,köle olmayı kabul etmiş bir ümmetiz.Evet biz özgür olamayız.Ancak biz Allah tan başkasına da kul olamayız.
Özgürlük sınır,kural tanımamak ve kendi inisiyatifine göre yaşamak demektir.
Bir Müslüman asla kendi başına buyruk olamaz.Allah ve resulü ne diyorsa ona uygun hareket eder.İşittik ve İman ettik der.Hareketlerinin tümünü Allah ın isteklerine göre yönlendirir.bu da onu Allah tan başka ilahlık iddia edenlere kanun koyuculara karşı özgür Kur’an ve sünnet karşısında ise kul olmasını sağlar.
Özgürlük adına yapılan onca safsataya karşı bakınız demokratik memleketimiz ne durumda .demokrasi dini herkese özgürlük vaadin de bulunmasına karşı İslam deyince nasılda yasak koyucu oluyor.Çünkü kullarının kendisine itaat etmesini istiyor. Açılmak,soyunmak serbest iken kapanmak neden yasaktır okullar da ve devlet dairelerinde.Şeytan bunu istiyor da onun için.
Şeytan Adem peygamberi de cennetten çıkarmak için; yasak meyve yı yemesi karşılığın da özgürleşeceğini ve sonsuz bir hayata kavuşacağı hayali ile kandırmadı mı?
Ancak Adem peygamber o özgürlük hayalini fazla sürdüremedi ve hatasını anladı.
Bu günde şeytan tıpkı Ademe (as) yaptığını bize yapmak istiyor.Allah ın yasaklarını özgürlük adına siz özgürsünüz kimse sizi kumanda edemez diyerek Allah ın ayetlerini çiğnetmeye çalışmıyor mu?
İçerim kardeşim para benim değil mi?
Kumar oynuyorsam kendi paramla oynuyorum para benim olunca kimine?
Açılırım saçılırım kim karışır.Şu dünyaya bir daha mı geleceğiz?diyerek şeytan bizim özgürlük adı altında cennet ümitlerimizi yok etmeye çalışmıyor mu?
İşin özü ve son söz şudur ki ;
Bizler Allah ın kullarıyız.
Hayatımızın her anı,yaşantımız,sahip olduğumuz her şey ve ölümümüz alemlerin rabbi olan Allah a aittir.Öyle ise hiçbir şeyimiz bize ait değil de Allah aittir diyenler isek nasıl özgür olabiliriz.
Sevgili dostlar;
Bu kitap çalışması sizlerin ilmi seviyesini yükseltmek adına değil,belki cennet ve cehennem kavşağında bekleyenlere gidecekleri yön hakkında fikir olur diye kaleme alınmış bir uyarı, bir hatırlatma kitabıdır.
Dost acı söyler,
Şeytansa yalan.
Şeytan ve dostlarından uzaklaşmak Allah ı,
Allah tan(Kur’an ve sünnetten) uzaklaşmaksa şeytanı memnun eder.
Taassup sahibi insan cahil insandır.Bilmeden emin olmadan mış ,muş diyerek cehalet temizlenmez.İman emin olmak demektir.Kulaktan dolma bilgiler bizleri hedefe götürmez.
Bilmemek değil öğrenmemek ayıp derler ya ,bizde aynısını diyoruz.
Öyle ise Kur’anın ilk emri olan “oku ,yaradan rabbinin adı ile oku” emrini bizi yaratan rabbimizin rızası için gerçekleştirmeliyiz.
Cehenneme dönen yaşantımızı hiç değilse ahiretimiz için Cennetlendirmeliyiz.
Unutmayın Allah içinizde sakladığınızı da açığa çıkardığınızı da bilir.
Bakıp ta görmezlikten,
Duyup ta anlamamazlıktan,
Anlayıp ta Allah için vazgeçmemezlik ten gelmeyin.
Hep bir başkası ölür.Biz hiç ölmeyiz.Bir gün ölüm bize de gelecektir.
Dönüş yalnız onadır.
(Bakara 284)Göklerde ne var,yerde ne varsa Allah ın dır.İçinizde olanı açıklasanız da onu gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker.Bunun üzerine o dilediği kimseyi(lütfün dan) bağışlar.Dilediği kimseye de(hak ettiği için) azap eder.Allah her şeye hakkı ile gücü yetendir.
O peygamber,kendisine rabbinden indirilene iman etti,Müminlerde. Onların her biri, Allah a Onun Meleklerine,Kitaplarına,Peygamberlerine inandı Peygamberlerinin hiç birisinin arasında ayırım yapmayız diye iman ettiler. Ve şöyle dediler; “işittik ve itaat ettik !Rabbimiz Mağfiretini(bağışlamanı)dileriz dönüşümüz ancak sanadır.
Allah kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez.Herkesin kazandığı(iyilik) kendine,yaptığı (kötülük de)onun aleyhinedir.Rabbimiz unuttuk yada yanıldıysak bizi mesul tutma.Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme,Rabbimiz bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de yükleme,Bizi affet.Bizi bağışla ve bize merhamet eyle.Sen bizim mevlamız sın .(dostumuz,velimiz,koruyucu ve yardımcımız). Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et
AMİN.
Gayret bizden Başarı Allah dan.
Ahmet Nurettin ÇELİK
11 mart 2004
|